Milli Eğitim’in Ansiklopedisine Göre Vahdettin Zeki ve Namusluymuş!
1943 yılında İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı devrinde çıkarılmaya başlanan, dahası ilk ciltleri İnönü Ansiklopedisi adıyla neşredilen ve 41 yıl sonra, Özal döneminde 33 ciltte tamamlanabilen Türk Ansiklopedisi’nde Sultan Vahdettin’in “zeki” ve “çok namuslu” diye övüldüğünü biliyor muydunuz?
Ansiklopedinin 16. cildinde yer alan “Ferit Paşa, Mehmet (Damat)” maddesinde adeta bir Sultan Vahdettin aklaması yapılmakla birlikte bunun, Sultanı savunanlar tarafından bile fark edilmemesi çok gariptir. Maddenin Üstad Necip Fazıl’ın “Vatan haini değil, büyük vatan dostu” tezini savunduğu ve sonradan toplatılıp hakkında dava açılan ve yazarı 20 ay hapse mahkûm edilen Vahidüddin adlı kitabının ilk kez neşredildiği yıl çıkmış olması da epeyce manidardır.
Aşağıdaki hayret verici satırlar Süleyman Demirel’in Başbakanlığı döneminde, 1968 yılında intişar eden söz konusu maddeden aynen iktibas edilmiştir. Maddenin yazarı belli değildir.
İlgili madde gerek Mecliste, gerekse basında tartışmalara yol açmıştır. Mesela bkz. “Türk Ansiklopedisi Vahdettin’den “zeki” ve “namuslu” olarak bahsediyor”, Cumhuriyet, 8 Haziran 1969, s. 1.
Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberin metni şöyledir:
“Kocaeli Milletvekili İsmail Arar (CHP), dün Millet Meclisi Başkanlığına verdiği bir önergede, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan Türk Ansiklopedisi’nde Mehmet Vahdettin'den “zeki” ve “son derece namuslu” şeklinde bahsedildiğini belirtmiş ve yazarının Milli Eğitim Bakanı tarafından vazıh (açık) olarak açıklanmasını istemiştir. Arar’ın önergesinde belirttiğine göre Türk Ansiklopedisi’nin 16 cildinin 254-255’incı sayfalarında yer alan Damat Ferit Paşa maddesinde aynen şu ifade yer almaktadır:
“Geniş kültüre sahip fakat ileri görüşten mahrum, son derece namuslu ve devlet idaresinde tamamen bilgisiz olmasına rağmen imparatorluğun son yıllarında Sultan VI. Mehmet Vahdettin tarafından 5 defa sedarete getirilmiş, bu kısa süreli görevleri sırasında keyfî ve akılsızca icraati ile devletin iç ve dış idaresinde büyük hatalar yapmıştır. Zeki ve bütün tarihî belgelerden anlaşılacağı üzere son derece namuslu olan 6. Mehmed'in böyle bir adamı o kadar kritik bir zamanda beş defa devletin basına getirmiş olması izah edilememektedir.”
İ. Arar, önergesinde Millî Eğitim Bakanından bu maddenin yazarının kim olduğunu ve bilinen tarihî belgelerin “ebleh” ve “vatan haini” olduğunda ittifak ettikleri Vahdettin'in “zeki” ve “son derece namuslu” olduğu yolundaki hükümleri, yazarın hangi belgelere dayanarak tesbit ettiğini sormaktadır.
Biz şimdi Mecliste dahi tartışılan ve harareti gazetelere kadar yansıyan “Ferit Paşa, Mehmet (Damat)” maddesinin Sultan Vahdettin’le ilgili bölümünü bizzat Türk Ansiklopedisi’ndeki aslından nakledelim:
“Zeki ve bütün tarihî belgelerden anlaşılacağı üzere son derece namuslu olan VI. Mehmed’in (yani Sultan Vahdettin’in) böyle bir adamı o kadar kritik bir zamanda beş defa devletin başına getirmiş olması izah edilememektedir. Kaldı ki padişah şehzadeliği zamanında eniştesine (Damat Ferit) karşı duyduğu nefreti çok açık bir dille ifade etmiştir. 13 ay kadar süren bu beş sadaret, işgal altındaki memlekette bir kabine buhranı zamanına rastlamış, işgal idaresinin baskılarına dayanamayan Tevfik Paşa, Ali Rıza Paşa, Salih Paşa kabinelerinin kısa zamanda istifa etmeleri, sadarete getirilecek başka kimse bulunmaması, bir yandan da işgal idaresinden gelen baskılar padişahı bu seçime zorlamış olabilir.” (s. 254)
“(Paris’te Sevr için öngörülen) Bu çok ağır şartları kabul etmek istemeyen padişah, Müttefiklerin karşı teklifimizi hiç dikkate almayarak bize on günlük bir mehil (süre) tanıyan ültimatomu (17 Temmuz 1920) karşısında, tabiî üyeler dışında elli kişilik sivil, asker ve din adamlarından kurulu bir divan-ı hümayun toplamış, Müttefik harp gemilerinin İstanbul’a çevrili toplarının yarattığı panik havası içinde çaresiz kalan bu büyük kurul, bir üyesi müstesna, antlaşmanın kabulünü oylamıştı. Bunun üzerine F. P., (Damat Ferit Paşa) Paris’teki murahhas heyetimiz başkanı Bağdad’lı Hâdi Paşaya antlaşmayı derhal imza etmesini bildirmiştir. (bk. SEVRES BARIŞ ANTLAŞMASI). Antlaşma 10 ağustos 1920 de imzalanacak, fakat millî irade bunu asla kabul etmeyecek, öte yandan Anadolu’ya gönderilen Kuvayı İnzibatiye’nin büyük bir kısmı silâhlarıyle birlikte millî mücadelecilerin safına geçecektir (bk. KURTULUŞ SAVAŞI).”
Cumhuriyet, 8 Haziran 1969
Türk Ansiklopedisi, cilt 16, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1968, s. 254.
Yorum Yazın