Kapıyı Açan Son Anahtar
Sabır zorluklar, sıkıntılar veya istenmeyen durumlar karşısında gösterilen hoşgörü, metanet ve dayanıklılık halidir. İnsanın, istediği bir şeyi elde etmek veya bir durumun düzelmesi için beklerken iç huzurunu koruyabilmesi ve hüzne kapılmadan, sinirlenmeden, acele etmeden beklemesidir.
Sabrın gerçek anlamı ve Allah Katında ne denli geçerli bir ibadet olduğu Kur’an’da çok detaylı tarif edilir. Sabrı Allah'ın beğeneceği şekilde yaşayanlar da Kur’an’a iman eden ve onu hayatının merkezine yerleştiren insanlardır.
Sabır sadece zorluk zamanlarında yaşanan bir ahlâk özelliği değildir. Allah’ın tarif ettiği gerçek sabır, Kur’an ayetlerini her durumda titizlikle uygulamada ve Kur’an ahlâkını ömür boyunca yaşamak konusunda kararlılık göstermektir.
Kur’an, "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle, kararlılıkla sürdürülen güzel davranışların önemine dikkat çeker. Müminlerin de sabır ve tevekkülü her an kararlılıkla yaşayan insanlar oldukları haber verilir.
Sonsuz adalet sahibi olan Allah insanların yaptıklarının karşılığını kesinlikle ahirette alacaklarını bildirir. Rabbi huzurunda yapayalnız sorgulanan hiç kimse, ‘hurma çekirdeğindeki iplikçik’ kadar bile haksızlığa uğramayacaktır. “Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.” (En'am Suresi, 160) ayeti gereği kötülük yapan misliyle cezalandırılacak, iyilik yapan ise Allah’tan bir rahmet olarak yaptıklarının karşılığını on kat fazlasıyla alacaktır. Sabretmenin ne kadar önemli bir ibadet olduğu ise “Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenecektir” (Zümer Suresi, 10) ayetiyle de bildirildiği gibi, karşılığının hesapsızca olmasından anlaşılmaktadır.
Yüce Allah eşsiz ilmiyle tüm varlıkları sarıp kuşatmıştır ve O dilemedikçe tek bir yaprak dahi dalından düşmez, tek bir olay O’nun izni olmaksızın gerçekleşmez. Tüm olayların ardında binlerce hayır ve hikmet yaratan Allah, kulunun tek dostu, velisi ve yardımcısıdır. Allah’ın kendisi için belirlediği kadere koşulsuz teslim olan mümin, sabrı da hayatı boyunca doruğunda yaşar.
Kur’an'da tarif edilen gerçek sabır, dayanma gücü anlamına gelen tahammül anlayışından oldukça farklıdır. Tahammül acıdır, dişleri sıkarak beklemek insanı zorlar. Müminler ise sabrı Allah'ın buyruğu olarak yaşarlar ve bu sebeple de sabırları tükenmez ya da taşmaz. Şevkle yerine getirdikleri bir ibadet olan sabır, mümin için Allah’ı hatırlamaktır, haz almaktır. Sabretmenin karşılığı samimi inanan insan için hayatındaki en büyük beklenti olan Allah’ın hoşnutluğu olacaktır. Ödülü de –Allah’ın izniyle- diledikleri her şeyin bulunduğu sonsuz huzur ortamı olan cennet olacaktır:
İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (Furkan Suresi, 75)
İbadetin, Rabbi ile buluşma zamanı olduğunun şuurunda olan insan, namaz vakitlerinde Yaratıcısı ile buluşuyor, ancak gerektiği zaman sabretmiyorsa, randevusunu kaçırıyor demektir. Namazı nasıl sahipleniyorsak, sabrı da sahiplenmemiz lâzım. Karşılığında da Rabbimiz bütün ağırlıkları üstümüzden kaldıracaktır. Sabır göstermemek daha baştan kaybetmektir. Sabır kapıyı açan son anahtardır. Sabredip razı olalım Allah’tan ki, O da bizden razı olsun…
"Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel." (Rad Suresi, 22-23-24)
Yorum Yazın