Her Gün Günlerden Diyarbakır Anneleri Günü
“Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz.” Victor Hugo
Her evlat annesinin kırmızı çizgisidir, davasıdır. Diyarbakır Annelerinin, kandırılan, dağa kaçırılan evlatlarını kurtarmak için Diyarbakır HDP binası önünde tuttukları nöbette 500. gün bitti. Hacire annenin ilk gün orada yaktığı ateş, sayıları gün gün artan annelerle yanmaya devam ediyor.
Evlat nöbetine hiçbir şey engel olamadı. Teröristlere, terör sevicilerine, tehdit ve aşağılanmalara aldırmadan, sıcak, soğuk, kar, kış, yağmur, çamur demeden bekleyen o koca yürekli annelerden bugüne kadar 26’sı evladına kavuştu. Annelere toplumun büyük kesimlerinden destek geldi. Hatta eylem ülke sınırları dışına çıktı.
Ancak ülkemizde sözde “Demokrasi ve özgürlük” kelimelerine sığınan kimi çevreler, 500 gündür vuslatı bekleyen bu yüreği yanık anneleri görmezden geliyor, yok sayıyor, onların feryatlarını işitmiyor, susuyorlar. Kadın hakları savunucuları bile HDP önündeki eylemle 1,5 senedir suskunluğa büründüler.
Her konuda öne çıkan, gündeme gelen, tepki koyan kimi sivil toplum örgütleri, akademisyenler, sanatçılar bu annelerin direnişine ilgi göstermedi, göstermiyor. Hep birlikte sustular, susuyorlar.
Fikir özgürlüğünün terör örgütlerini rahatsız etmemek sınırında bittiğini birçok insan sanırım yeni anladı. Anladılar ki insan/kadın hakları savunucusu aktivist olabilmek için HDP ve PKK’nın karşısında olunmamalı!..
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan terörle yıllardır sürdürdüğümüz mücadeleyi ve bugünkü tabloyu şöyle ifade etti: “"Bölücü örgüt, askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin ama en çok da Kürt kardeşlerimizin kanını dökerek varlığını sürdürdü. Baskıyla, tehditle, kandırarak dağa çıkardığı binlerce gencimizin kanından beslenen bu nebbaşlar, en büyük acıyı çocuklarını örgüte kaptıran analara yaşattı. Kendi evlatlarını Paris'e, Londra, Brüksel'e tatile gönderenler, analarından kopardıkları Kürt çocuklarını Kandil'e, Sincar'a, Suriye'ye ölüme yolladılar. Ama; ciğerparesine sarılmak isteyen bir ana yüreğini hiçbir tehdit korkutamaz, yıldıramaz. Çünkü anaların, evlatları için döktükleri her damla gözyaşında zalimi sarsan, zulmü deviren bir kuvvet vardır… Lâfa gelince demokrasiyi, çocuk ve kadın haklarını, özgürlükleri kimseye bırakmayanlar, evlatları kaçırılmış annelere bir kez sahip çıkmadılar.”
HDP’lilerle boy boy fotoğraf verenler, çizgisini beğenenler, onlarla iş birliği yapmaktan medet umanlar, birlikte ‘sallayanlar’ evlat nöbetindeki bu annelerin yüreklerine dokunamadılar. Evine ocağına ateş düşürülmüş, evlatları elinden alınmış ailelere, yine evine ocağına ateş düşürülmüş, evladı elinden alınmış anneler umut oldu.
Durumdan vazife çıkarmak, siyaseten nemalanmak için her olayda tweet atanlar, bu annelerin yanında durmak yerine yengeç gibi yan yan gidiyor, tilki gibi plân kurup yalanlarla, dayanaksız iftiralarla gündemi değiştirmeye çalışıyor, kurt gibi farklı posta bürünüyorlar. Omurgalı olsunlar, vicdanlarını kasmasınlar, samimi olsunlar! Onurlu eylem budur; hep birlikte şevkle destek verdikleri ‘LGBT onur yürüyüşü’ değil!
Bugün anneler bir riyakârlığı deşifre ediyor; kimilerinin diline pelesenk ettiği “Kürt sorunu” söyleminin hezeyandan ibaret olduğunu, bu ülkede Kürt sorunu değil terör sorunu; PKK sorunu, HDP sorunu sorunu olduğunu. “HDP bir Öcalan projesidir”, “"PKK değil Türk Devleti silah bırakacak", "Daha Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz”, “Kürdistan’da kazanacağız”, “PKK sizi tükürüğüyle boğar”, “Biz sırtımızı YPG/PYD’ye dayadık”, “PKK terör örgütü değildir”, “Oy verirken aklınıza Öcalan gelsin” diyen ‘kravatlı/döpiyesli Kandil uzantılarının Kürt sorunu gibi bir problemi olmadığı gerçeğini.
İşte bu bilinçteki anneler evlatlarını kaybettikleri yerde arıyor, terörün siyasi ayağını sıkıştırıyorlar. Bu kararlılık, bu azim inşa’Allah terörü bitirecek.
"Evlat yolunu gözlemeyi Allah hiç kimseye göstermesin. Evlat acısını çeken bilir. Bir evladı 20 yaşına getirmek o kadar kolay değil. Bu vatan ve bayrak bizimdir” diyor annelerden biri.
Allah kadını işitir, o anaların feryadını duyar, gözyaşlarını görür. Ahını kimsede bırakmaz.
Bugün o annelerin çarpıcı ve gerçek feryadını duymazdan gelenler, bir daha insan hakları, kadın hakları konularında duyarlılık gösteriyormuş gibi yapmasınlar, kanmıyoruz!
Aile, okumasını bilen için bir destandır... Bugün “Evlatlarımızı geri verin” çığlığıyla direnen analar destan yazıyor. Bu çığlığı duymayanlar bir daha insanlıktan söz etmesinler!
Hakikati söyleyen, zulme karşı duran, korkusuz, evlatları için direnen, gözyaşı döken, dilinde duasıyla bekleyen kahraman Diyarbakır Annelerinin yanındayız.
Terörün kanlı pençesine düşen tüm gençlerimiz kurtulana,
Terörün kuyuları kuruyana,
Gözü yaşlı her anne evladına sarılana kadar…
Yorum Yazın