Erdoğan’ın Dilinden…
Yıllar önce bir kapıyı aralayıp, bu davanın altına omzunu koyan Erdoğan demişti ki:
“Bu bir Fatiha’dır, bir açılıştır. Fatiha, açmaktır. Karanlığı aydınlığa açmaktır. Fatiha, kula kulluktan, menfaate kulluktan, çıkara kulluktan ‘İyyâke na’budü’ gerçeğinde toplanan, senden başka hiçbir mâbud tanımıyoruz gerçeğine açılıştır.
Fatiha, Amerikan yardımına değil, Batı’nın yardımına değil ‘İyyake neste’în’, ‘Ya Rabbi! Senden başka yardım edici tanımıyoruz’ gerçeğine açılıştır.
Fatiha, bizi sapıkların yoluna değil, zalimlerin, katillerin, canilerin, şeytanın ve onun askerlerinin yoluna değil sırat-ı müstakime götür denilen o istikamete açılıştır.”
Evet, Müslüman kanıyla yazılan yeni dünya düzenini, hakça yazılmış bir düzene çevirmek bir başkaldırıştı bu.
Ne diyordu üstad?
“Yalnız iman ve fikir, ne sevgili ne eş
Bir akıl gelecek ki akıllar delirecek
Ve bir devrim evvela devrimi devirecek!”
Türk milleti olarak batmayacak güneşin doğuşunu beklerken, Erdoğan’ın liderliğinde yeniden şahlanışımıza tanık olduk.
Sus deyince susan, otur deyince oturan, ver deyince veren, al deyince alan bir millet olmamız istenip de tüm hesaplar bunun üzerine yapılırken; bugün “haddinizi bilin” diyecek kadar kendine güvenen bir ülke olduk.
Çünkü bizim mücadelemiz hak mücadelesiydi. Çünkü bizim mücadelemiz hukuk mücadelesiydi. Çünkü bizim mücadelemiz milletin değerlerini yükseltme ve milletin kutsallarını yaşatma mücadelesiydi. Bizim mücadelemiz Türkiye mücadelesiydi.
Bize gelen emir son derece açıktı. “Festekim kemâ umirte” (Hud/112)
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Ancak doğru olursak ancak dik durursak kazanılacak bu dava makam elde etme, koltuk kapma sevdasına dönüştüğü müddetçe kaybedenlerden olacağımız muhakkak.
Rüzgâra göre eğilen, ilke tanımayan, çizgi tanımayan, ahlak ve edep tanımayan hiçbir mücadele zafer kazanamaz, başarı sağlayamaz, menzile ulaşamaz.
31 Mart seçimleri sonrası milletle kurulan o gönül köprüsünün neden zedelendiğinin muhasebesini yapmak boynumuzun borcudur.
Erdoğan’ın derdini anlayamayıp, onun dilinden konuşamadığımız müddetçe bu davayı sadece onun sırtına yüklemiş olmanın vebalinden sorumluyuz.
Yorum Yazın