İstanbul
12 Mart, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    36.61
  • EURO
    39.93
  • ALTIN
    3435.3
  • BIST
    10.61
  • BTC
    83646.244$

Darbelerin Sonuçları - 9

14 Mayıs 2018, Pazartesi 15:42 1154 kez okundu.

15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi

Başbakan Binali Yıldırım 23.02'de bir televizyon kanalına bağlanarak, "Milleti temsil eden hükümet iş başındadır. Bu kalkışmayı yapanlar, bu çılgınlığı yapanlar, bu kanunsuz eylemin içerisinde olanlar en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir" diyordu.

Yaklaşık 45 dakika önce ise İstanbul Boğaz Köprüsü’nü bir grup asker trafiğe kapatmıştı. Aynı saatlerde Ankara Balgat’ta F16 lar uçuyor, Genelkurmay Karargâhından da silah sesleri yükseliyordu.

Saat 23.02’ de Hulusi Akar, rehin alınmış ve Akıncılar Üssü’ne götürülmüştü.

Bu sırada, İstanbul ve Ankara’da halkın bir kısmı askerlerin olduğu yere toplanmış, dişe diş mücadele başlamıştı.

Daha sonra kameralara yansıdığında Hollywood yönetmenlerini bile şaşırtacak kadar, enteresandı görüntüler. Nefes nefese, gözyaşı ve kan revan içinde bir can pazarıydı başta köprü olmak üzere şehrin meydanları.

Yine aynı saatlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, darbeye teşebbüsle ilgili soruşturma başlattığını duyurdu.

TSK içinde örgütlenmiş FETÖ’cülerin, gözü dönmüş bir şekilde sivillerin üzerine ateş açtığı, tanklarla önüne geleni ezdiği, araçları biçtiği o gece, bir darbeden çok işgal girişimi gibiydi. Görünürde yerli / Türkiyeli ve bizim askerimiz olan bu teröristlerin hipnoz olmuş bir şekilde, kendi halkına saldırması kolay kolay unutulmayacak.

Ankara Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığını, havadan bombaladıktan sonra, TRT binasını da ele geçiren teröristler, silah zoruyla “Yurtta Sulh Konseyi” imzalı darbe bildirisi okutturdular.

TRT’de okunan bildiriden 10 dakika sonra Erdoğan, CNN Türk’e bağlanarak şunları söylüyordu: "Milli iradeye yönelik bu ayaklanma hareketine karşı tabii ki hukuk, yasalarımız, anayasamız neyi gerektiriyorsa bunun bir defa cevabını bu yapı ister Silahlı Kuvvetler içinde olsun, bir grup azınlık da olsa ister başka kurumlarımızın içerisinde olsun, gereken cevabı alacaklardır"

Erdoğan’ın çağrısı ve camilerde selâ okunmasıyla millet akın akın sokaklara doluşuyor veya araçlarıyla kent meydanlarına gidiyorlardı.

Vatan Caddesi’ndeki tankların üstüne çıkan gençlerin görüntüleri, sosyal medyanın fenomeni oluyor; eşofmanıyla, terliğiyle ve birbirleriyle helalleşip adeta cepheye koşuyordu halk.

Sokakta yaşananların canlı şahidi biri olarak, vatanına ve demokrasiye sahip çıkmanın olağanüstü fotoğraflarıyla gözlerim doluyordu.

Solcuların burun kıvırdığı dinin, bazı sembollerin o gece nasıl bir tutkal vazifesi gördüğünü, büyük bir çoğunluğun bu ülkeyi sahiden sevdiğini anlayabiliyordunuz.

Evet, ATM’lere koşanlar da yok değildi ama ülkesine sahip çıkanların yanında devede kulaktı.

Ülkenin her yerinde, başka başka kahramanlar bu darbeci görünümlü işgalci maşalarına ders veriyor, umduklarını bulamıyorlardı.

Darbenin seyrini değiştiriyordu Ömer Halisdemirler…

Kazanlı çiftçiler, tarlalarını yakıyordu, uçakların görüş alanı daralsın diye.

Hafriyat ve çöp kamyonları, Askeri üslerdeki tankların çıkışına engel olmak için yolu kapatıyordu.

Çatılardan levye fırlatılıyor nişancılara, tankın egzozuna gömlekler tıkanıyordu.

Hayır hayır bir film değildi…

Bir savaştı; gerçek bir savaştı.

Beynini kiraya veren, insan görünümlü robotlaşmış müritlere karşı verilen bir savaştı.

İncirlik Üssü ve büyükelçiliğinin o gece oldukça faaliyette olduğu örtülü bir ABD işgaline karşı çıkıştı, 15 Temmuz.

TBMM’yi bombalayacak kadar, ülkesine düşmanlaşmış mankurtlara karşı verilen bir savaştı 15 Temmuz.

15 Temmuz, kolay unutulacak bir gün değildi ve olmayacak.

Üzerine, sayfalarca tezler ve kitapların yazılacağı, sosyal, siyasi ve ekonomik olarak zararları hakkında epey çalışmalar gerektiren bir gün…

Bize bunu yaşatan emperyalizmin kuklaları ile onlara yarenlik edenleri, ne bu millet ne de tarih affedecektir.

Şehit ve gazilerimize saygıyla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum