İstanbul
12 Mart, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    36.61
  • EURO
    39.93
  • ALTIN
    3435.3
  • BIST
    10.61
  • BTC
    83646.244$

Darbelerin Sonuçları - 6

16 Nisan 2018, Pazartesi 16:36 973 kez okundu.

27 Mayıs 1960 Darbesi ve 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra 3. kez TSK’nın yönetime el koyduğu 1980 darbesini, 12 Eylül sabaha karşı saat 3’te TRT’de okunan şu bildiriden öğreniyorduk.

“……..Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.

Girişilen harekatın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır.

(…)”

Parlamento ve Hükümet feshedilerek üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilmişti. Başbakan Süleyman Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş’e siyaset yasağı getirilmiş, parti, dernek ve sendikalar kapatılmış ve grev yasağı getirilmişti.

Darbeciler, kendilerinden oluşan kurula Milli Güvenlik Konseyi adını takmış ve bu Konsey, yasama yetkisini de üstlenmişti. Başbakan olarak tayin edilen kişi de yine bir asker olan Bülent Ulusu idi. 1983 yılına kadar ülkeyi bu Konsey yönetirken 200’ün üzerinde de yasa çıkartmıştı.

Darbe öncesinde yaşanan şiddet ve toplumdaki can güvenliği kaygısı öyle artmıştı ki; darbe, ehven-i şer olarak görülüyordu. Oysa, darbe sonrasında yaşanacaklar, gelecek on yıllarımızı etkileyecek derin yaralar açacaktı ve açtı da. Mesela, Darbe Anayasası ve YÖK, o dönemin eserleridir.

İletişim, şimdi olduğu gibi yaygın değildi ve tek haber kaynağımız TRT idi. Orada da Konsey’in izni dışında haber yayınlanamazdı. Son derece katı bir askerî yönetimle idare ediliyorduk. Ekonomiden siyasete kadar, tek söz sahibi askerdi.

7 Kasım 1982 yılında yapılan halkoylamasıyla yüzde 92.7 evet oyuna karşılık, yüzde 8.6 hayır oyuyla kabul edildi. Oy kullanırken iki renk arasından birini seçmek gerekiyordu. "Mavi" renk hayır, "beyaz" renk ise evet demekti.

Kenan Evren halkoylaması öncesi yaptığı konuşmalarla halkı mavi oy vermemesi konusunda telkin ediyor ve çeşitli gazetelere mavi renkle ilgili sansür uygulanıyordu. Aynı halkoylamasında, Kenan Evren, Cumhurbaşkanı seçildi. Kabul edilen Anayasa'da, askeri yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyen geçici 15. Madde ile de amaçlarına ulaştılar. Ancak 2010 Anayasa Referandumu ile birlikte 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, askerî cunta yönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya gibi isimler hakkında yargılama başlatılmıştı.

12 Eylül, solculara göre sağcı bir darbeydi. Oysa gerek bildiri metni ve gerekse Kudüs Mitingi sonrası tepkiler, darbenin sanıldığı gibi olmadığını gösteriyordu. İşkenceden geçmeyen ideolojik kesim kalmamıştı. Ülke sıkıyönetim bölgelerine ayrılmış, Diyarbakır cezaevlerinde Kürtlere insanlık dışı işkenceler yapılarak, PKK’nın daha sonra kolayca eleman bulmasının yolu açılmıştı. Bir sağdan bir soldan olaylara karıştıkları iddiasıyla insanlar asılıyor, Asmayalım da besleyelim mi” sözüyle Kenan Evren tarihe geçiyordu.

1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı.

12 Eylül darbesinin en ağır sonucu, başta Kürtler olmak üzere birçok kesimde devlete karşı, güvensizliğin artması ile kolay unutulmayacak işkence ve koşulların yarattığı ağır travmalardır.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum