Darbelerin Sonuçları - 3
12 Mart 2018, Pazartesi 09:30 1049 kez okundu.27 Mayıs darbesinden sonra kapatılan DP yerine Adalet Partisi (AP) kurulmuştu. Diğer partilere zaten dokunulmamıştı. Aynı yıl Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) de kurulmuştu.
İlk seçim 15 Ekim 1961 tarihinde yapıldığında, darbecilerin beklentisi seçimi CHP’nin kazanmasıydı. Ancak, seçimin birinci partisi olmasına rağmen, tek başına iktidar olamıyordu. Böylece Türkiye koalisyon dönemiyle tanıştı.
Fakat asker, CHP’nin olmayacağı bir koalisyonu kabul etmeyip, uzlaşılmazsa yeniden darbe yapacaklarını söyleyince, İnönü başbakanlığında CHP-AP koalisyonu kurulur. Ne var ki, sürtüşmekten çalışamazlar birlikte.
CHP’nin iktidar olmaktaki ana amacı, toplumu, kafalarında kurdukları gibi şekillendirmeye devam etmekti.
Osmanlının son zamanlarında asker, bürokrat ve aydınlardan oluşan, toplumu yukarıdan dizayn etme amacı taşıyan seçkinci bir kesim vardı. Sosyal yaşamdan, kültür ve eğitime kadar her alanda bunun için çaba gösterilmesi gerektiği görüşündeydiler.
Cumhuriyet’in kuruluşunda ve sonrasında aynı zihniyeti sürdüren bir kesim hep varoldu. Bunlara göre, toplum mühendisliğinde başarılı olmak için, seçkinci bir tek parti yönetimi kurmak gerekiyordu. Çok partili sisteme geçmekten rahatsızlık duymuşlar, darbe sonrasında yine DP’nin devamı niteliğindeki yeni partilerin varlığı da bunların rahatsızlığını iyice arttırmıştı.
Bu seçkinci kesim, BAAS tarzı tek partiyle ülkeyi yönetmek istiyordu. Bu kez, Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal ve İlhan Selçuk gibi solcu gazetecilerin desteklediği, sol bir darbe olacaktı. Kendilerine, “Milli Demokratik Devrimciler” adını vermişlerdi. TSK’nın içindeki bir grup subay da emekli General Cemal Madanoğlu liderliğinde darbe yapmak için örgütleniyorlardı.
Darbenin basın ayağı göreve hazırdı. İktidarda ise AP/Süleyman Demirel vardı. Planlı bir şekilde şiddet tırmandırılmış, gençlik sağ-sol diye ikiye bölünmüştü. Üniversitelere gelince, başta ODTÜ’deki hocaların tahrik ettiği çeşitli öğrenci olayları yaşanıyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları, banka soygunundan adam kaçırmaya kadar çeşitli suçlar işlemişlerdi. Muhtıradan 8 gün gün önce 4 Amerikan askerini kaçırmışlardı. Bu teröristleri polise teslim etmeyerek direnen ODTÜ rektörü, İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü idi.
1960 darbesinin yaraları sarılmaya başlamışken, yeniden başta CHP, basın ve bazı üniversitelerin darbe beklentisi ve desteğiyle, ülke yönetilemez hale getirilmiş ve ekonomi iyice bozulmuştu.
Ordunun içindeki “9 Mart Cuntası”, MİT görevlisi Mahir Kaynak’ın aralarına sızmasıyla deşifre olur. Yani aslında ABD, sol bir darbeye izin vermemiş de diyebiliriz.
Ancak 3 gün sonra ordunun komuta kademesi yine de muhtıra vermekten vaz geçmedi. Böylece hem ordu içindeki Rusçu kanat tasfiye edildi hem de hazır ortam yaratılmışken, 12 Mart 1971 darbesini şu gerekçelerle yaptılar.
12 MART MUHTIRASI’NIN METNİ
1) Parlamento ve Hükümet süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve Anayasa’nın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup , Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.
2) Türk Milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek çarelerin , partiler üstü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve Anayasa’nın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.
3) Bu husus süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde , Türk Silahlı Kuvvetleri , kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek , idareyi doğrudan üzerine almaya kararlıdır.
(Devam edeceğiz)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum