İstanbul
12 Mart, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    36.61
  • EURO
    39.93
  • ALTIN
    3435.3
  • BIST
    10.61
  • BTC
    83646.244$

Darbelerin Sonuçları - 2

26 Şubat 2018, Pazartesi 11:53 1483 kez okundu.

Neredeyse her 10 yılda bir yaşadığımız darbelerin, siyasi, ekonomik ve sosyal etkileri yüzünden ülkemiz olması gereken skalada yerini alamamıştır.

Cumhuriyet’in ilk darbesi olan 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni, süreç ve sonuçlarıyla demokrasi yolculuğumuzdaki etkisini görelim.

1946’da çok partili sisteme geçtikten sonraki ilk seçim, açık oy gizli sayım şeklinde yapıldığından adaletli bir seçim değildi.

Halk iradesinin sandığa doğru bir şekilde yansıdığı seçim 1950 seçimleriydi. Bu seçimde tam tersi gizli oy, açık sayım benimsenmiş ve sonuçta yüzde 53 oyla DP, Adnan Menderes kazanmıştır.

İşte bundan sonra çatışma başlar. Bir tarafta CHP, bir tarafta DP. 10 yıl süren bu çatışmada CHP tarafından, Menderes ve arkadaşlarının, laiklik ilkesini ve cumhuriyetin kazanımlarını benimsemediğiyle ilgili olarak yıpratma ve itibarsızlaştırma siyaseti güdülür.

CHP, “Yeter, söz milletindir” diyen ve halkın değerleriyle çatışmadığı gibi gerçekte cumhuriyet ile bir sorunu olmayan DP’nin bir sonraki seçimlerde de başarılı olmasını hazmedemiyordu.

TSK’nın içinde bir birim, DP iktidar olduktan sonra yavaş yavaş örgütlenmeye başlamıştı bile. Planlar, yapılıyor geçen haftaki yazımda belirttiğim “şartların olgunlaşması” için çeşitli aktörler devreye sokuluyordu.

Kimdi bunlar?

CHP’nin bu darbe hazırlıklarından ve ordu içindeki birimden haberinin olmama ihtimali olabilir mi? Kaldı ki, liderleri bir askerdi.

CHP, “Büyük Taarruz” adını verdikleri bir seçim kampanyasını başlatır. Uşak’ta İsmet İnönü’ye seçim gezisi sırasında, taşlı saldırı yapılır. İddiaya göre, güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi CHP ve DP arasındaki çatışmayı daha da büyütür.

Akademisyenler ve aydınlar, DP’yi gerici ve baskıcı olarak tanımlıyor ya yapılmak istenileni okuyamıyor ya da ideolojik körlük içinde yangına benzinle koşuyorlardı.

Tırmandırılan gerginliği fark eden Hükümet, basın ve muhalefetin faaliyetlerini denetlemek için Meclis Tahkikat Encümenliği'ni kurar. Provokatif haberleri yüzünden CHP’nin yayın organı Ulus gazetesi kapatılır.

Buna öfkelenen İnönü, parti grubunda şunları söyleyecektir:

Biz demokratik rejim dedik, bu rejim kurulmuştur. Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp, baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır.”

Bu konuşmasından ötürü İnönü, 12 oturum TBMM toplantılarından uzaklaştırılır. Buna tepki gösteren CHP milletvekilleri de Meclis'ten polis zoruyla çıkartılır.

Bundan 10 gün sonra İstanbul ve Ankara’da Hükümet karşıtı öğrenci hareketleri başlar ve çatışmalarda can kayıpları yaşanır. Olaylardan CHP ve İnönü’yü sorumlu tutan Başbakan Menderes, bu iki ilde sıkıyönetim ilan etmek zorunda kalır.

Bu arada eş zamanlı olarak basın; sürekli ekonominin çok kötü durumda olduğuna dair manipülatif haberler yaparken, halkta kaygı ve infial uyandıran abartılı yazı ve yorumlar, üniversitelerde gösterilerde, polis tarafından öldürülen öğrencilerin kayıp cesetlerinin, ‘kıyma makinelerinden geçirildiği’ yalanlarını yayınlayarak vazifelerini yapıyorlardı.

Pek tabii ki; “Ordu Göreve” manşetti.

27 Mayıs 1960’da TSK, Cumhuriyet aydınlarının alkışları eşliğinde, yönetime el koyar! Gerekçeleri ise, “milletin huzuru ve baskıcı rejimin sonlandırılması” idi

Oysa, son seçimlerde DP’nin oyları düşmeye başlamış, belki bir sonraki seçimde CHP, iktidarı alacaktı. Belli ki, darbenin arkasındaki güce göre, Menderes Hükümeti, bir gün daha kalmamalıydı. Zira; bir ‘eksen kayması’ kaygısı vardı.

Siyasi etkisi: Demokrasi kesintiye uğramış, siyaset ve siyasetçi itibarsızlaştırılmıştı. Darbeler zincirinin ilk ve örnek halkası olarak vesayet odakları için, “rejimin korunması” adına bir yöntem olarak darbe yapmak, asli görev addedilmiştir. Halkın iradesi ve gücünün, demokrasideki öneminin, siyasetçi tarafından benimsenmesi gecikmiştir. (CHP’nin hala tam benimsediği söylenemez)

Ekonomik etkisi: İstikrarsızlık nedeniyle, yatırımlar durmuş; milli gelirde düşüş, enflasyonda artış olmuştu. Kişi başına düşen milli gelirimiz 583 dolardan, darbe sonrası 194 dolara gerilemişti. Darbeciler, zenginleşirken, halk daha da yoksullaşmıştı.

Sosyal etkisi: Halkın iradesi yok sayılmış ve Liderleri, düzmece davalarla idam edilmişti. İdam kararını ve uygulamasını radyoları başında ağlayarak dinleyen halk, bu acıyı hiç unutmayacaktı.

Kendisini değersiz, güvensiz ve 2.sınıf vatandaş gibi hisseden halk, uzun yıllar sessizliğe gömülür. Liderine sahip çıkamamanın acısını, kuşaktan kuşağa aktarmış olmalıydı ki; 15 Temmuz 2016’da yirmi yaşındaki çocuklar; “Menderes’e sahip çıkamadık, seni yedirmeyiz!” diye tankların üstüne çıkacaklardı.

 

(devam edeceğiz)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum