AK Parti ve Seçimler - 7
28 Mart 2019, Perşembe 13:56 1189 kez okundu.AK Parti, 30 Mart 2014 yerel seçimlerine giderken, bu kez savaştığı vesayet odakları, farklı bir kimlikle karşısına çıkmıştı. Üstelik, askeri vesayetin geriletilmesinde destek olduğunu sandığımız bir yapıydı bu.
Zamanla, Ergenekon ve Balyoz davalarının, kasten sulandırıldığı ve Casusluk gibi davalarla aslında amaçlarının, kendi örgüt elemanlarına yer açmak olduğunu anlayacaktık.
Erdoğan, 40 yıl boyunca sinsice TSK, yargı ve emniyete sızmış olan FETÖ ile 2012 yılında çatışmaya başlamış, onların taleplerine boyun eğmediği için, 17-25 Aralık yargı darbesi ile karşılaşmıştı.
AK Parti için yine zorlu günlerdi. Erdoğan, bunun bir komplo olduğunu ve adını “Paralel Yapı” olarak telaffuz ettiği o günkü cemaatin amacının, devlet içinde paralel bir devlet gibi yapılanmak olduğunu halka anlattı.
Partiden istifa eden vekiller vardı. Çoğu bu yapıya hizmet etmekteydi. Daha sonra yurt dışına kaçan Hakan Şükür de bunlardan biriydi.
Aslında aynı yılın mayıs ayında yaşanan Gezi Parkı eylemlerinin tırmanmasında, FETÖ’cü polislerin etkisinin olduğunu da daha sonra öğrenecektik.
Hükümet, polisin tutumunu fark etmiş ancak durumu açık etmeden tam tersi ifadelerle onları kontrol altında tutarken, yargı darbesinden itibaren dikkatlice ayıklamaya gidilmişti.
Yargı darbesinden tam 3,5 ay sonraydı yerel seçimler..
Görüldüğü gibi, aslında AK Parti ve Erdoğan’ın girdiği her seçim dönemi, ciddi engelleri aşarak, genelde ve yerelde iktidarını korumayı başardığı seçimlerdi.
Çünkü, halkı ile kurduğu bağ oldukça kuvvetliydi ve insanlar bu yolsuzluk ve rüşvet davalarının bir komplo olduğunu görmüşler ve Liderini desteklemeyi tercih etmişlerdi.
Vesayetçiler ne yaparsa yapsın, hangi kılığa girerse girsin, halkın onlara meydanı bırakmaya niyeti yoktu. Zira bu günlere varmak kolay olmamıştı.
Yerel seçimlerin genel seçim havasında geçme nedeni, AK Parti ve Erdoğan’ın başarısının arkasında, yine başarılı belediyecilik anlayışı vardı.
Dolayısıyla yerel seçimlerde bir gedik açmak, evvela vesayetçiler için bir moral ve genel seçimler için bir umuttu.
2014 yerel seçimlerine giderken CHP, ilk kez laiklik söylemini çok fazla kullanmadı. Artık insanları şeriatla korkutmanın satın alınmadığı ortadaydı.
CHP ve diğer muhalefet partileri, yine aday performansı ve projeler yerine Erdoğan’ı hedef alıp, FETÖ’nün önlerine koyduğu malzemelerle siyaset yapmayı seçmişlerdi.
AK Parti, karşısındaki partilerin blok siyaseti, örtülü ya da açık ittifaklarına rağmen, bu seçimden de birinci parti olarak çıkmıştı. Üstelik oylarını da arttırmıştı.
Halk, “Paralel Yapıyı” görmüş, tehlikeyi algılamış ve bununla yine başa çıkacak olanın AK Parti ve Erdoğan olduğuna karar vermişti.
Şimdi 2019 yerel seçimlerine giderken, AK Parti ve MHP’nin Cumhur ittifakına karşın, CHP, HDP, İP ve SP’nin aslında gayet açık ama devekuşu misali sakladıkları ittifakları var.
Yine bir yerel seçimden çok AK Parti için, ülkenin geleceği ve bekası iken, diğerleri için kendi bekalarının test edildiği bir seçim süreci yaşıyoruz…
Ne tutarlı bir projeleri ne de programları var.
Halk ise dünyanın krizde olduğu ve Türkiye’nin de etkilendiği bu dönemde, büyük ihtimalle yine çözüme oy verecektir.
Sorun yaratıp, onlardan beslenenlere değil!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum