AK Parti ve Seçimler - 6
05 Mart 2019, Salı 13:22 1243 kez okundu.2008 yılı, dünya ekonomik krizinin Türkiye’ye sınırlı etkisine rağmen yine de zorlu bir yıldı. Hala dünyada da etkileri sürmekte olan bu krizin siyasete ilk etkisini 2009 yerel seçimlerinde görmüştük.
2009 yılına geldiğimizde, vesayetçilere karşı savaş verirken, bir yandan da ekonomiyi güçlendirmeye çalışan AK Parti iktidarı, yeni seçim sloganını, “Marka Şehirler için Ak Belediyeler” olarak belirlemişti.
2004 yerel seçimlerinde vadettiği birçok şeyi gerçekleştirmiş, yeni hizmet paketleriyle, halkın karşısına çıkmıştı.
Seçim meydanlarında daima yaptıklarından ve yapacaklarından söz eden AK Parti’ye karşın, muhalefettekilerin genel olarak yaptığı ideolojik söylemler üzerinden kitleleri manipüle etmekti.
Maalesef bu tarz söylemlerden etkilenecek hayli insan vardı ve hala da değişen bir şey yok.
2009 yerel seçimlerinde AK Parti, 2004 yerel seçimlerindeki oy oranını koruyamadı ve yüzde 38’de kaldı.
AK Parti 2 büyükşehir, 9 il merkezi ve 36 ilçe başkanlığını kaybetti. Kaybettiği iki büyükşehirden Antalya’yı CHP, Adana’yı ise MHP kazandı. CHP ve MHP toplamda sahip oldukları belediye başkanlıkları sayısını artırdı.
Yine alışılmışın dışında davranıp, bir özeleştiri yaparak, bu oy kaybının nedenlerini tespit etmeye çalıştılar.
Genel politikaları ve belediyelerdeki uygulamaları masaya yatırdılar. 2007 yılında laikçi tayfanın, kitlelerde kaygı yaratması, Cumhuriyet Mitingleri ve vesayetçi medyanın hala kitleleri manipüle etmekteki başarısı, bu oy düşüşünde mutlaka etkiliydi.
Diğer partiler ise, AK Parti’nin bir hayli gerisinde olduğu halde, neden seçimi kazanamadıklarını okumak yerine, AK Parti’nin yüzde 1-2 gibi bir oy kaybını başarı olarak görüyorlardı.
AK Parti’nin başarının arkasında belediyecilik anlayışının yattığını biliyoruz. Dolayısıyla AK Parti için yerel seçimler, genel seçimden farklı değildir.
Seçim propagandalarına başta liderlik olmak üzere, en küçük birimdeki herkes canla başla çalışıyordu.
Bire bir iletişim kuruluyor ve mahalle mahalle, sokak sokak, çalınmadık kapı bırakmıyorlardı. Bu kültürü, Türkiye siyasetine kazandıran Refah Partisi ve AK Parti olmuştur.
Aslında, halka verilen mesaj şuydu. “Biz, sizin taleplerinizi önemsiyor ve size hizmet etmek istiyoruz.” Ayrıca bu AK Parti teşkilatlarınca, sadece seçim zamanları yapılmıyor, zaman zaman bu faaliyetler sürdürülüyordu.
AK Parti’nin seçim başarısının arkasında, halkın taleplerini dikkate almak ve kendisiyle rekabet etmek anlayışının olduğunu söyleyebiliriz.
Hatalı, eksik bir uygulaması olduğunda da bunu dile getirip, düzeltmeye çalışması da kitlelere samimiyet mesajı olarak gidiyor.
Türkiye maalesef ideolojik kamplaşmalar ve kısır çekişmeler yüzünden çok zaman kaybetti.
AK Parti ile bu kamplaşmaların farklı içerik ve boyutlarda devam ettiğini görüyoruz. Ancak bu kez bir fark ama önemli bir fark vardı.
İhmal edilmiş temel meseleler de bir taraftan masaya yatırılıyordu. Dolayısıyla, CHP zihniyetinin klasiği olan soyut kavramlar üzerinden kitleleri yönlendirmek, artık zorlaşıyordu.
Demokratikleşme, refah artışı ve standartlarda yükselme her alanda kendini hissettirirken, AK Parti’nin ortaya koyduğu politikalardan bir tık iyisini sunamayanın şansı olmayacaktır.
Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini, fazlasıyla test etti bu millet.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum