İstanbul
12 Mart, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    36.61
  • EURO
    39.93
  • ALTIN
    3435.3
  • BIST
    10.61
  • BTC
    83646.244$

AK Parti ve Seçimler -2

21 Ocak 2019, Pazartesi 16:16 579 kez okundu.

28 Şubat darbesi, dönemin hükümeti REFAHYOL’a karşı yapılmıştı. Müslümanlara karşı cadı avı başlatılmıştı, M,medya aracılığıyla şeriat korkusu pompalanırken, gerçekte bankalar hortumlanmış ve ülkenin kaynakları heba edilmişti. 2001 krizinin en büyük nedenlerinden biri de 28 Şubat darbesidir diyebiliriz.

Milli Görüş Hareketi ağır bir darbe almıştı ve hareketin içinde yer alan yenilikçi kanat, Erdoğan’ın liderliğinde, bir çalışma başlattı. Yeni bir parti kuruldu. Bu parti merkez sağ rolünü üstlenecek, sadece İslami kesimin değil, ANAP, DYP gibi partilere oy verenlerin de temsilcisi olacak biçimde örgütlenmeyi seçtiler.

“Milli Görüş gömleğini çıkarttık!” diyecekti Erdoğan. İstanbul başarısı gibi bir referans ile gençliğinden beri siyasetin içinde olan Erdoğan, halkın nabzını iyi tutmuş, hapiste geçirdiği süreçte, ülke sorunları ve çözümleri üzerine düşünmüş ve planlar yapmıştı.

İyi organize olmuş bir hareket olarak, seçimi kazandığında sanki yıllardır ülke yönetmiş bir parti gibi, çalışmalarına başladı. Bu sırada  Cumhurbaşkanı da A. Necdet Sezer idi.

AK Parti, hedefine ulaşmak için kılı kırk yararak hareket etmek durumundaydı. Her an kapatılma tehlikesi ve ensesinde vesayetçilerin soluğuna karşın hem en iyi hizmeti yapmak hem de kendisini tanımladığı kimliği kabul ettirmek zorundaydı.

AK Parti, “Muhafazakâr Demokrat” bir parti olarak, siyasi arenada yerini almıştı. Ülkenin acil sorunları vardı ve ilk işi “Acil Eylem Planı” adını verdiği bir planla, kanamayı durdurmak olacaktı.

Bu tarz çalışma stili bile alışıldık değildi. Oldukça proaktif ve konulara hakim duruşuyla, birçok kesimin ilgi odağı olmayı başarıyordu. Bu arada Sezer’in işleri yokuşa sürmesini, başörtüsü nedeniyle Çankaya’ya eşsiz gidilen davetleri, incitici ve ötekileştirici ifadeleri hep sabırla karşıladılar.

2004’de yerel seçimler yapılacaktı. Bu aynı zamanda onlar için bir karne olacaktı. Ekonomiye ağırlık verildi. IMF ile mevcut bir anlaşma vardı ve gereğini yapmak durumundaydılar.

AK Parti ve Lideri, halka ne yapıp yapamayacağını, elindeki olanakları nasıl kullanacağını daima açık bir dille anlattı. İlk yerel seçimde oylarını yüzde 35’ten 42 ye çıkarttı. Artık ekonomideki yaralar, hızla sarılıyor, işsizlik ve enflasyon oranları düşüyordu.

İkinci ağırlık verdiği konu ise dış politika idi. 1959 yılında başlayan AB hedefi, AK Parti için de önemli bir hedefti. Bunun için 2003 yılında Reform İzleme Grubu oluşturulmuş ve ülkenin ihtiyacı olan reformların yapılması için çalışılmaya başlanmıştı. Ancak 2006 yılında Kıbrıs’ın tam üyeliği ile AB ile ilişkiler askıya alınmıştı.

AK Parti, gerek darbeler ve gerek krizler yüzünden halkın devlete ve siyasetçiye karşı yitirilmiş güvenini onarmak istiyordu. Sistemin ötekileştirdiği tüm kesimlerin talep ve ihtiyaçlarını biliyor ancak defalarca kapatılmış bir partiden geldiği için ihtiyatlı davranıyordu.

Zaten ilk genel seçime doğru bir hareketlenme başlamıştı. 2006 yılında İslami kimlikli biri, Danıştay’a saldırıyor, “Şeriat istiyorum” diye bağırıp bir üyeyi öldürüyordu.  Arkasından Cumhuriyet gazetesine bombalar atılıyor ve aslında darbe ortamı yaratılmaya çalışılıyordu.

Laiklik karşıtı bir parti olduğu iddiasıyla, Cumhuriyet Mitingleri düzenleniyor, cübbeli hukukçu veya bazı akademisyenler Anıtkabir’e yürüyor, kaos yaratılmaya çalışılıyordu.

Tüm bunlar olurken Hükümet, sakinliğini koruyor ve akıllıca açıklamalar yapıyordu.

(Devam edeceğiz)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum