Tam Mesai Eleştiri, Tam Mesai Yalan
Hayatımızda karşılaştığımız bazı insanlar vardır ki ya her şeyi eleştirip şikâyet üstüne şikâyet ederler ya da alabildiğine yalanlar söyleyip sizi körü körüne kendi düşüncelerine inandırmaya çalışırlar. Hayatları bundan ibarettir. Eleştirecek o kadar çok şey vardır. Hiç memnun olmazlar.
Bu insanları gördüğünüzde yan yana gelmek istemediğiniz ve köşe bucak kaçtığınız oldu mu?
Aradığında cevap vermek istemediğiniz…
Ama kader! Yakalandınız maalesef.
Ya sonrası? Kendinizi vakumlanmış teneke kutu gibi hissediyor musunuz? Sıkılmış limon da olabilir.
Peki, başınızda bir ağrı, ruhunuzda bir daralma var mı?
Gününüzün bereketi kaçtı mı?
O gün problemlerin hep üst üste geldiğini mi düşündünüz?
Sorulara ‘Evet’ cevabını veriyorsanız, karşılaştığınız o kişi sizin tüm hayat enerjinizi yok etmiş demektir. Sorun sizde değil aslında ondadır.
Hayatımızın tüm alanlarında bu tür insanlarla karşılaşmak mümkün.
Mesela siyasette, mesela basın-yayında, mesela iş çevresinde, mesela en yakınınızda…
Öyle bir siyaset yumağı ki en iyi ve en çok eleştiri yapanlar yarışmasına hazırlanıyormuş gibi hummalı bir çalışma içindeler sürekli.
Çalışmanın önemsiz, başarının imkânsız, her yapılanın yararsız ve değersiz, yalanların vazgeçilmez ve nihayetinde insanların güven duygusundan yoksun, birbirine düşman olduğu karamsar mı karamsar bir tablo oluşturma peşindeler.
Hayalden yoksun böyle vizyonsuz kişilerin ileriye dönük vaadlerinin olması kadar absürt bir şey olamaz.
Bu insanları ne kadar takipteysek o kadar örneğini verdiğimiz teneke kutu misali tüm çeperlerle yapışmaya başlar içimizdeki havanın tükendiğini hissederiz.
İşte bizim hayat enerjimiz vücudumuzdan emiliyor.
Üstüne bir de böyle bir televizyoncu veya gazeteci olsa; insanları umutsuz hale getiren, performanslarını yok eden, hırçınlık aşılayan, mutsuzluk pompalayan, hayallerini kâbusa çeviren…
Kıyıda köşede kalan biraz yaşam sevincimiz varsa o da gitti böylece.
Her şeyden şikâyet ve yalanı hayatında düstur edinmiş kişilere de ne yazık! Hep sorun üretmeye çalışmaktan ne çözüm bulabiliyor ne de hayatındaki güzelliklerin farkına varabiliyor. Başkalarını kötü senaryolarla yönetme gayretinden öte, kendi hayatını da bu uğurda kurban ediyor. Karşılıksız dost edinebilmenin, güler yüzle yaklaşmanın, sevinçleri paylaşmanın, aranılan insan olabilmenin keyfini, güzelliğini, huzurunu yaşamaktan bihaber…
Hep eleştiri hep şikâyet olup üstüne bir de yalan eklendiğinde nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu zihniyetin devamından nasıl bir başarı elde ettiniz ki hala yorulmadan tam gaz devam ediyorsunuz.
Konfüçyüs’ün sözünün tam da sırası;
Bir İşi
Bilen Yapar
Az Bilen Akıl Verir
Bilmeyen Eleştirir
Yapamayan Çamur Atar
İşi bilenler, layıkıyla yapanlar ve kıymet bilenlerle birlikte olmak dileğiyle…
- 0SEVDİM
- 1ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın