Sigorta ve Emeklilik Sektörü Strateji Belirleme Çalıştayı
SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu: Araç çeşitliği ve derinlik bakımından kayda değer seviyeye ulaşmış olan sermaye piyasalarımız, sigortacılık sektörünün ihtiyaç duyduğu varlık ve yükümlülük yönetiminin yanı sıra, yatırım faaliyetlerinin optimizasyonu konularında gereken imkanları sunabilecek durumdadır Türkiye Sigorta Birliğine üye olan şirket sayısı 62 adet iken, borsamızda işlem görmekte olan sigorta şirketi sayısının sadece 7 adette kalması, bu alanda yapacağımız çok şey bulunduğuna işaret etmektedir Bireysel Emeklilik Sistemimizde 2018 yılı sonunda 6,8 milyon katılımcıdan toplanan fonlardan yatırıma yönlenen tutar 57,4 milyar TL’dir
İSTANBUL (AA) Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, sigorta şirketlerini sermaye piyasalarında daha fazla yer almaya davet ederek, "Araç çeşitliği ve derinlik bakımından kayda değer seviyeye ulaşmış olan sermaye piyasalarımız, sigortacılık sektörünün ihtiyaç duyduğu varlık ve yükümlülük yönetiminin yanı sıra, yatırım faaliyetlerinin optimizasyonu konularında gereken imkanları sunabilecek durumdadır." dedi.
Taşkesenlioğlu, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından düzenlenen Sigorta ve Emeklilik Sektörü Strateji Belirleme Çalıştayı'nın açılış konuşmasını yaparak, sektörün 2018 çıktılarına ilişkin bilgiler verdi.
Tüm finansal piyasaların teknolojik gelişmelerden etkilendiğini anlatan Taşkesenlioğlu, teknolojik değişimlerin büyük bir kısmının tüm sektörleri dönüştürdüğünü söyledi.
Nesnelerin interneti kavramının önümüzdeki dönemde tüm dünyada radikal değişikliklere yol açmasının beklendiğini hatırlatan Taşkesenlioğlu, şunları kaydetti:
"Baktığımız zaman 2010 yılından 2015 yılına internet bağlantısı olan insanların sayısı 6,8 milyardan 7,2 milyara yükselmişken, aynı dönemde bir ağa bağlı olan cihazların sayısı 12,5 milyardan 25 milyara çıkmış ve 2025 yılında ise söz konusu cihazların 50 milyardan fazla olması beklenmektedir.
Bu süreç, bütün sektörlerde iş yapma modellerini değiştirdiği gibi sigortacılıkta da yeni fırsatlar sunmaktadır. Müşteriye elektronik ortamda uzaktan erişilebilmesi ve yüz yüze görüşme zorunluluğunun kalmaması, işlemlerin dijital ortamda gerçekleştirilmesi, işlem verimliliğinin artması, işlem maliyetlerinin düşürülmesi, fiyat farklılaştırmasının toplanan verilere göre daha etkin yapılabilmesi, bu verilere dayalı olarak yeni ürünler ve araçlar geliştirilebilmesi, yeni dağıtım kanallarının devreye girmesi, tazmin maliyetlerinin daha sağlıklı verilerle düşürülmesi ve benzeri bunlardan bazılarıdır."
"Prim üretiminin kısıtlı kalması sermaye piyasalarına akacak fonları da kısıtlamaktadır"
Taşkesenlioğlu, son dönemde hızla gelişmekte olan mobil bağlantılı arabalar, akıllı evler, akıllı sağlık uygulamaları gibi farklı dijital ekosistemlerin sigortacılar için cazip alanlar haline geldiğini ifade ederek, teknolojik gelişmelerin getirdiği faydaların yanı sıra, yarattığı risklerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti.
Sigortacılık sektörünün sermaye piyasalarının önemli kurumsal yatırımcılarından olduğunu hatırlatan Taşkesenlioğlu, sektörün çıktılarına ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
"Türk sigortacılık sektörünün 2018’in üçüncü çeyreği itibarıyla gerek 175 milyar TL civarındaki aktif büyüklüğü, gerekse 2018 sonu itibarıyla tahmini Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yaklaşık yüzde 1,5’i oranında gerçekleştirdiği yaklaşık 57 milyar TL prim üretimiyle finansal sistemimizde önemli bir yere sahip olmasına rağmen, ülkemiz ekonomisinin dünya sıralamasındaki yeri de dikkate alındığında, dünya ölçeğinde arzulanan konuma henüz ulaşamamıştır. 2018 yılında prim üretiminde yüzde 17 artış sağlansa da prim üretiminin kısıtlı kalması sermaye piyasalarına akacak fonları da kısıtlamaktadır."
"Uzun vadeli yatırımların gerekliliği tartışılamaz"
Taşkesenlioğlu, sigortacılık faaliyetleri ile sermaye piyasalarının bağlantısının, şirketlerin varlıkları ile yükümlülüklerinin yönetimi aşamasında önem kazandığını ifade ederek, "Örneğin hasar sigortacılığı faaliyetlerinde toplanan primlerin önemli bir bölümü daha kısa sürede tazminata dönüşmekte ve daha kısa vadeli yatırımlar gerektirmekte iken, hayat ve emeklilik dalında toplanan primler ve katkı payları daha uzun vadeli yatırımlar ile sermaye piyasaları üzerinden değerlendirilmelidir. Keza, ülkemizin nüfusunun henüz genç olduğu düşünülürse sağlık sigortacılığı alanında bile sermaye piyasaları aracılığı ile değerlendirilecek uzun vadeli yatırımların gerekliliği tartışılamaz." diye konuştu.
Sigorta şirketlerinin uzun vadeli yatırımlara yönelmeleri ve risk dağılımını gerçekleştirmelerinin finansal sistemde istikrar sağlayıcı rol oynamalarına olanak tanıyacağını söyleyen Taşkesenlioğlu, Türkiye'de toplanan primler içinde hayat dalının pazar payının yüzde 1315 aralığında kalmasının uzun vadeli yatırım olanaklarını kısıtladığını söyledi.
"Özel sektöre hisse senetleri ve borçlanma aracı yoluyla aktarılabilen fonların oranı sadece yüzde 25’tir"
Taşkesenlioğlu, Türkiye'de 2017 yıl sonu itibarıyla faaliyet gösteren sigorta, emeklilik ve reasürans şirketlerinin varlıkları toplamının 152 milyar TL’yi geçtiğini, öz varlıklarının da 22 milyar TL’yi aşmış durumda olduğunu söyledi.
Ancak bu varlıkların yüzde 22’yi aşan kısmının bankacılık alanında değerlendirildiğini ifade eden Taşkesenlioğlu, bunların finansal araçlarda değerlendirilen kısmının yüzde 13 seviyesine dahi ulaşamadığını söyledi.
Taşkesenlioğlu, şöyle konuştu:
"Bu durum 2018’in üçüncü çeyreği itibarıyla da benzer bir görünüm sergilemiş ve yaklaşık 105 milyar TL’si cari nitelikteki, toplam 175 milyar TL varlıklarının yaklaşık yüzde 19’u bankalarda, yüzde 11’i ise finansal araçlarda değerlendirilmiştir.
Bireysel Emeklilik Sistemi'mizde (BES) 2018 yılı sonunda 6,8 milyon katılımcıdan toplanan fonlardan yatırıma yönlenen tutar 57,4 milyar TL’dir. 406 adet fonun net varlık değeri 92,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Portföylerinde yaklaşık olarak yüzde 34 oranında kamu borçlanma araçları, yüzde 15 oranında yabancı menkul kıymet, yüzde 13 oranında özel sektör borçlanma aracı, yüzde 12 oranında hisse senetleri ve yüzde 11 oranında mevduat bulunmaktadır. Bu portföylerde özel sektöre hisse senetleri ve borçlanma aracı yoluyla aktarılabilen fonların oranı sadece yüzde 25’tir.
Diğer taraftan, 2017 yıl sonu itibarıyla tüm üye şirketlerin dönem gelirlerinin yüzde 27’sini aşan orandaki kısmı yatırım gelirlerinden karşılanmakta olup, yatırım faaliyetlerinden sağlanan bu kaynak şirketlerin faaliyetlerine önemli bir destek teşkil etmektedir. Piyasalarımızda işlem gören varlıkların sigorta şirketleri tarafından etkin kullanımı, bu şirketlerin yatırım faaliyetlerinin kalitesinde artış sağlanması bakımından özellikle önemlidir."
"Bono, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri sigortacılık sektörü için önemli finansal araçlar olmuştur"
Taşkesenlioğlu, sigorta şirketlerinin sermaye piyasalarında yatırımcı olma özelliklerinin yanı sıra yaratılan yeni finansal araçlarla da sermaye piyasalarının gelişmesinde önem taşıdığını söyledi.
Hava koşullarına ve doğal afetlere dayalı türev ürünlerle, afet bonoları gibi sigortaya dayalı menkul kıymetlerin sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğini artırdığını anlatan Taşkesenlioğlu, doğal afet bonolarının ve türev araçların bir anlamda sigortanın menkul kıymetleştirilmesi olduğunu kaydetti.
Doğal afet bonolarının sigortacılık endüstrisi için alternatif bir risk yönetim aracı olmasının yanı sıra kurumsal ve nitelikli yatırımcılara sabit getiri sunan alternatif yatırım araçlarından olduğunu aktaran Taşkesenlioğlu, "Bunun yanında, uluslararası uygulamalarda, ABD fırtına/deprem, Avrupa sel/ fırtına ve Japonya deprem risklerine karşı geliştirilen, sigortaya dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri gibi önemli araçlar da hayata geçirilmiştir. ABD’de ulusal ve bölgesel bazda afet vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri 1992 yılından beri işlem görmektedir. Bono, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri sigortacılık sektörü için risk yönetiminde kullanılan önemli finansal araçlar olmuştur." bilgilerini verdi.
"Yaklaşık 312 milyar TL piyasa değerine sahip pay senetleri işlem görmekte"
Taşkesenlioğlu, Türkiye'deki sermaye piyasalarının, sadece reel sektör şirketlerine değil bankacılık ve banka dışı finansal kurumlara da öz kaynak sağlama bakımından önemli bir alternatif finansman kaynağı niteliği taşıdığını belirterek, bu imkanın halen borsada işlem gören sigorta şirketlerinin yanı sıra, henüz piyasalara iştirak etmemiş şirketler açısından da kullanıma hazır durumda olduğunu söyledi.
Sigorta şirketlerinin borsada işlem görme oranının düşük durumda olduğunu hatırlatan Taşkesenlioğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye Sigorta Birliğine üye olan şirket sayısı 62 adet iken, borsamızda işlem görmekte olan sigorta şirketi sayısının sadece 7 adette kalması, bu alanda yapacağımız çok şey bulunduğuna işaret etmektedir.
Diğer taraftan, 28.12.2018 itibarıyla merkezi kayıt sistemi dahilinde piyasalarda işlem gören ve sigortacılık şirketleri de dahil olmak üzere tüm yatırımcıların kullanımına açık olan yaklaşık 312 milyar TL piyasa değerine sahip pay senetleri, yaklaşık 213 milyar TL piyasa değerine sahip devlet iç borçlanma senetleri, yaklaşık 72 milyar TL civarında piyasa değerine sahip özel sektör borçlanma aracı mevcut olup, piyasalarımızda ayrıca fiyat, kur ve vade uyuşmazlığı risklerini azaltabilecek türev araçlar da işlem görmektedir.
Araç çeşitliği ve derinlik bakımından kayda değer seviyeye ulaşmış olan sermaye piyasalarımız, sigortacılık sektörünün ihtiyaç duyduğu varlık ve yükümlülük yönetiminin yanı sıra, yatırım faaliyetlerinin optimizasyonu konularında gereken imkanları sunabilecek durumdadır."
Çalıştay gün boyunca sürecek
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanı Mete Güler de sigorta sektörü paydaşlarının birlikte çalışması halinde sektörün ülke ekonomisine daha fazla katkı vereceğini söyledi.
Güler, sektörün iyileşmesi için paydaşların görüşüne başvurarak çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlattı.
Türkiye Sigorta Birliği tarafından düzenlenen "Sigorta ve Emeklilik Sektörü Strateji Belirleme Çalıştayı" gün boyu yapılacak panel ve sunumlarla devam edecek.
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın