Kılıçdaroğlu, partisinin olağanüstü MYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu:
”Erken seçim talebi, sadece benim ve bizim partimizin talebi değil. Buradan çıktı artık. Erken seçim talebi, milletin talebidir” ”Dış mihraklar hangileri çık söyle bakayım millete. Milleti kandırıyor, kandıracağını sanıyor. ’Ben dış mihraklar dersem, arkamdan gelenler olur’ diyor. Millet artık bu numaraları yemiyor. Çünkü ne söylerse söylesin vatandaş akşam eve gidiyor, mutfağa bakıyor. Cebindeki paraya bakıyor” ”Buradan nasıl çıkarız? Bütün bu olayları yaratan temel unsur, yanlış siyasettir. Sorunu aşmanın yolu da siyasettir. Nasıl aşacağız bunu? Demokratik yollarla milletin iradesine başvurarak”
ANKARA (AA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Erken seçim talebi sadece benim ve bizim partimizin talebi değil. Buradan çıktı artık. Erken seçim talebi, milletin talebidir." dedi.
CHP Merkez Yönetimi Kurulu (MYK), ekonomideki son gelişmeleri değerlendirmek için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında olağanüstü toplandı.
Parti genel merkezinde 2,5 saat süren toplantı sonrası açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, söze nereden başlayacağını bilemediğini, karamsar bir atmosfer yaratıldığını ve çıkış aradıklarını söyledi.
Demokrasi içinde milleti rahatlatacak bir çıkış aradıklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Sevgiyi, kucaklaşmayı unuttu bu toplum. Sevgiyi ve kucaklaşmayı egemen kılmak istiyoruz. Karamsar tabloyu dağıtmak istiyoruz." ifadesini kullandı.
Mutfaklarda yangın olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, iktidar partisi yöneticilerinin yangını görmeleri için herhangi bir asgari ücretlinin evine gitmesini istedi.
Gittikleri evde, "Ay başını nasıl getiriyorsun?" diye sormalarını da isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Öyle bir noktaya taşıdılar ki bir taraftan mutfaklarda yangın var, öbür taraftan piyasalarda büyük bir güvensizlik var. Güvensizliğin kaynağı ne? Şahsım hükümeti. Sarayda oturan zat. Her konuşmasıyla ekonomiyi allak bullak ediyor. Böyle bir tabloyu Türkiye hiç yaşamadı. Eskiden devleti yönetenler kürsüye geldiği zaman çözüm üretirlerdi ve çözümü anlatırlardı. Şimdi çözüm bırakılmış nasıl kavga edeceğiz onun arayışı içinde. Böyle bir arayışa giren şahsım hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni akılla ve mantıkla yönetmesi mümkün değildir. Devlette liyakati yok ettiler. Devlet aklı denen bir kavram vardı, devlet aklını liyakatli memurlar oluştururdu. Siyaset kurumuna yol yöntem öğretirlerdi. Liyakati yok ettiler, devleti çürüttüler ve devlet aklı denen kavram tümüyle bitti. Şahsım hükümetinin tek aklı var, başka kimsenin aklı yok bu ülkede."
Kılıçdaroğlu, ülkesine 27,5 yıl hizmet eden, ülkesini seven biri olarak 2018 ağustosundan beri hükümeti uyardığını belirterek, neler yapılması gerektiğini en cahil insanın dahi anlayacağı şekilde madde madde açıkladığını vurguladı.
Söylediklerinin yapılmadığını ve sonrasında kriz çıktığını aktaran Kılıçdaroğlu, 2020'de kriz buhrana dönüşmek üzereyken yapılması gerekenleri yine madde madde açıkladığını ama yine dinlenmediğini söyledi.
Artık gelinen noktanın kritik olduğunu savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Fakir fukaranın çocukları açlığa mahkum edilecek. Açlık fakirin, fukaranın kapısındadır. İnsanlar çocuklarını doyuramayacaklar. Mamalara kelepçe vuruluyorsa, 'sadece bir kilo, bir paket alabilirsiniz' diye sınırlama getiriliyorsa, o paket bittiği zaman ne olacak?" diye konuştu.
"Kendisini defalarca uyardım"
Ortaçağ'ın Türkiye'sinden değil, 21'inci yüzyılın Türkiye'sinden bahsettiğini belirten Kılıçdaroğlu, kesintisiz ülkeyi 20 yıl yöneten bir iktidardan bahsettiğini vurguladı.
Devleti bir kişinin teslim aldığını ve bu durumun kaldırılacak bir tablo olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Hiç sağa sola bakmaya gerek yok. Sorumlu bellidir, açıktır. 'Her şeyin sorumlusu benim' diyen kişidir, Erdoğan'dır. Sarayda oturan zattır." açıklamasında bulundu.
Defalarca iktidarı uyardığını, "kendi ülkende, kendi vatandaşından dolarla borçlanma" dediğini hatırlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ancak borçlanıldığını söyledi.
"Hani sen yerliydin, hani sen milliydin?" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hani bu ülkenin milli parası Türk Lirası'ydı? 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, 83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye teslim etme. Yazıktır, günahtır.' dedim. Dinlemedi. Onlara çalıştı, bize değil. Erdoğan şahsım hükümeti, Londra'daki bir avuç tefecinin Türkiye'deki temsilcisidir. Onlara çalışıyor, onlara hizmet ediyor. Halen bu hizmetini sürdürüyor. Yine ben devlet aklının gereği olarak, devletini milletini seven biri olarak, bu kadar sorun var, yangın var, defalarca söyledim. Bir anayasal kurum var kardeşim, Ekonomik ve Sosyal Konsey. 'Topla bunları bir dinle bakalım, bunlar ne söylüyor, bu yangını nasıl dindirebiliriz, bir çağır bir konuş' dedim. Çağırıp konuşmadı. Çünkü 'her şeyi ben biliyorum' diyor. Bir kibrin devlete maliyetidir bugün yaşadığımız tablo. Kibirli insanın bir ülkeye hizmet etmeye şansı yoktur. Kibirli insanlar kendilerine, ailelerine ve onların kurdukları vakıflara hizmet ederler. Bir de kendisinden daha güçlü hissettikleri çevrelere hizmet ederler."
Ayrıca, "israfın haram olduğunu, yolsuzlukların da engellenmesi gerektiğini" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, israfın diz boyu devam ettiğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluk yapanları, israfın her türlüsünü yapanları bırakın engellemeyi bunları devletin en önemli kurumlarının başına getirdiler. Böyle bir tabloyu vicdanı olan herhangi bir vatandaş kabul edebilir mi? Böyle bir tablo Türkiye'de yaşandı mı? Bir daha ifade edeyim, bütün bu tabloların tek sorumlusu vardır, kifayetsiz, kibirli Erdoğan'dır. Kibrini yenememiştir, kibrine teslim olmuştur. Kibir şeytana özgü bir kavramdır, onun da altını özenle çizmek isterim. Toplumun başına bu belaları getiren kişi budur. Bunu da bütün milletin bilmesini isterim." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Neymiş efendim 'dış mihraklarmış.' Neymiş efendim, 'ekonomik modellermiş.' Ne dış mihrakı kardeşim? Dışardan kimliği belirsiz 13 milyar dolar geldi, kimin parasıydı bu paralar? Uyuşturucu baronlarının parası. Sen dış mihraklardan kimi kastediyorsun? 13 milyar dolar para geldi, kimin parası bu para? Dış mihraklar hangileri çık söyle bakayım millete. Milleti kandırıyor, kandıracağını sanıyor. 'Ben dış mihraklar dersem, arkamdan gelenler olur' diyor. Millet artık bu numaraları yemiyor. Çünkü ne söylerse söylesin vatandaş akşam eve gidiyor, mutfağa bakıyor. Cebindeki paraya bakıyor. Arabasına aldığı benzine, mazota bakıyor. Elektrik faturasına bakıyor. Hangi dış mihraklar? Sen orda neysin peki, senin pozisyonun ne? Dış mihraklar sana bunları yaptırdıysa o zaman senin burada zaten hiç kalmaman lazım. Her gelenin aldattığı bir adam, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetebilir mi? Dış mihraklar demek 'beni kandırdılar' demektir. Sen çocuk musun her gelen kandıracak?"
"Milletin hakkını korumak, benim görevim"
Vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ve şürekasının tek bir hedefi vardır Türkiye'yi, insanımızı fakirleştirmek. Lira ne kadar erirse, ne kadar pul haline gelirse Erdoğan o kadar memnun oluyor. Çünkü dolarcılara dolar baronlarına hizmet ediyor bu kişi. Cebinde doları, bankada doları olan köşeyi dönüyor. Bir günde yüzde 2025 kar, terini dahi silmeden, elini dahi yıkamadan bir günde yüzde 2025 kar elde ediyor, elde ettiriyor. Kime hizmet ettiği belli mi? Belli kime hizmet ettiği." diye konuştu.
Dolar baronlarına hizmet edenlerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet edemeyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türk Lirası'nın değerini koruyamayan kişiye milliyetçi denilemeyeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunlar gayrı millidir. Destekleyenler de gayrı millidir. Kanunun adı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu. Bunu bıraktık, Türk parası kıymetini değersizleştirme kanunu haline getirdiler. Öyle anlıyorlar bunlar. Türkiye'yi ne yapacaklarmış? Çok fakir yapacaklarmış, insanlar yerde sürünecekmiş. Yoksulluk içinde olacak, bütün değerler düşecek, dışarıdan bize bol para gelecekmiş, gelip satın alacaklar. Beyefendi sen kendine Londra'da mı yer yaptın? New York'ta mı yer yaptın? Biz bu ülkede oturacağız. Senin nerelerde neler yaptığını ben gayet iyi biliyorum. Dünyalıklarını nerede yaptın çok iyi biliyorum. Dolarlarını da çok iyi biliyorum. Man Adası'nı da çok iyi biliyorum. Ama bu milletin fakir fukarasının hakkını korumak, benim görevimdir, arkadaşlarımın görevidir.
Sen Türkiye'yi birilerine peşkeş çekiyorsun, biz buna isyan ediyoruz. Yaptığı tam bir deliliktir, tam bir saçmalıktır, zırvalıktır. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün birikimlerini, tarihsel süreç içinde oluşturduğu bütün birikimlerini değersizleştireceksin.
Yabancılar gelecek kendisini ziyaret edecek nasıl satarız bunları diye. Satmaktan bıkmadın mı sen? Bir de Allah rızası için üzerine bir şey ilave et kardeşim. Her şeyi sattın. Bu ülkenin bir onuru var. Parası var, onu bile sattın, peşkeş çektin."
"Demokrasilerde milletten kaçılmaz"
Türkiye'yi bu zor tablodan çekip çıkaracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, kimsenin bundan endişesinin olmaması gerektiğini kaydetti. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmamasını isteyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin düzeleceğini, potansiyelinin olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi krizden çıkaracak en yetkin kadroların CHP'nin çatısı altında olduğunu iddia etti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz milliyetçiyiz, Kuvayi Milliyeciyiz. Dolayısıyla bu yangından Türkiye'yi çıkarmak bizim temel görevimizdir. Namus görevimizdir. Herkesin bunu böyle bilmesini isterim. Buradan nasıl çıkarız? Bütün bu olayları yaratan temel unsur, yanlış siyasettir. Sorunu aşmanın yolu da siyasettir. Nasıl aşacağız bunu? Demokratik yollarla, milletin iradesine başvurarak.
Erdoğan şahsım hükümetine ve onun şürekasına sesleniyorum. Milletten niye korkuyorsun kardeşim? Demokrasiden, sandıktan niye korkuyorsun? Yönetemiyorsun, yönetme gücünü kaybettin. Ne yaptığını bilmiyorsun. Sabah verdiğin kararı öğleden sonra değiştiriyorsun. Danışacağın kimse kalmadı etrafında. Sandığı getir kardeşim. Demokrasilerde milletten kaçılmaz. Yangın varsa sandığı getireceksin. Sana oy veriyorlarsa çıkıp dersin ki, 'bak gördün mü Kılıçdaroğlu, sandık dedin getirdim millet bana oy verdi', ben de o zaman saygı duyacağım. Ama şimdi korkuyorsun, kaçıyorsun. Niye korkuyorsun? Niye kaçıyorsun? Milletin iradesinden kaçılır mı? Getireceksin sandığı. Seni ve şürekanı seçime zorlamak için seçim yaptırmak için elimden ne geliyorsa tüyü bitmemiş yetim için işsizler için ne gerekiyorsa hepsi için yapacağım."
"Milletle omuz omuza bu işin üstesinden geleceğiz"
Bu coğrafyada hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini, evlerde açlık olmasını istemediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, her evde huzur, barış olmasını istediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Sen yapamadın, yapamazsın. Gücün, ahlakın, bilgin birikimin de yetmez. Kibrin zaten bütün bunları yok etmiş vaziyette. Ama biz bilgimizle, birikimimizle, ahlakımızla, erdemimizle istişareyle bu sorunların tamamını çözeriz. Bu konuda kararlıyız." diye konuştu.
Sandığın milletin önüne getirilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, milletin iradesine başvurulmasını istedi.
Kılıçdaroğlu, "Erken seçim talebi, sadece benim ve bizim partimizin talebi değil. Buradan çıktı artık. Erken seçim talebi, milletin talebidir. Gidin manava sorun, gönder. Kılık kıyafetini değiştiren AK Partililer vardı, milletvekilleri vardı. Hani diyor ya, 'Efendim bir kilo et yemeyin, 100 gram et yiyin. Ne olacak? Biz yemek yemeyiz de soğan yeriz.' Sen düne kadar soğan mı yiyordun? Kilolarca et tükettiğinizi de biliyoruz. İsrafı da biliyoruz. Sizin neler yaptığınızı da çok iyi biliyoruz." diye konuştu.
Milletle omuz omuza bu işin üstesinden geleceklerini belirten Kılıçdaroğlu, 4 Aralık cumartesi günü Mersin'de vatandaşla buluşacaklarını kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Millet seçim istiyor. Kaçma kardeşim. Demokrasilerde kaçmak olmaz. Kaçan insan zayıf iradeli insandır, kaçan insan kibre teslim olmuş insandır. Kaçan insan demokrasiyi içine sindirememiş insandır. Kaçan insan korkak insandır. Niye korkuyorsun kardeşim? Çıkacaksın milletin önüne." çağrısında bulundu.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın