İSO Meclisi’nin nisan ayı olağan toplantısı
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: ”Çevreye duyarlı, sürdürülebilir, teknoloji odaklı, yeteneklerin ve verimliliğin öne çıkarıldığı bir üretim modeline geçmemiz gerekiyor. Böyle bir üretim modeli, ekonomimizin temel sorunları olan ithalata bağımlılığın azaltılması ve yapısal cari açığın önlenmesinde de hayati bir rol oynayacaktır”
İSTANBUL (AA) İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Küresel değer zincirlerinde kartlar yeniden dağıtılırken bu sürece hazırlıklı olan ülkeler oyunun kazananı olacak. Hiç şüphesiz Türkiye öne çıkan adaylardan biri." ifadesini kullandı.
İSO Meclisi’nin nisan ayı olağan toplantısı Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin katılımıyla, "Katma Değerli Yenilikçi Üretim ile Küresel Değer Zincirlerinde Üst Sıralara Çıkmak İçin Yatırım, Üretim ve İhracat Odaklı Ekonominin Türkiye İçin Önemi" gündemiyle gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, RusyaUkrayna savaşının insani ve ekonomik yansımaları ile yeni bir belirsizlik dalgasının oluştuğunu belirterek, "Savaşla birlikte gıda ve enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış eğilimi daha da belirginleşti. Bu gidişatın önümüzdeki dönemde büyüme görünümünü zayıflatması da kuvvetle muhtemel." şeklinde konuştu.
Bahçıvan, küresel değer zincirlerinde önemli bir dönüşüm süreci yaşandığına vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
"Teknolojik rekabet, iklim değişikliği ve küreselleşmenin geleceğine ilişkin tartışmaların yönlendirdiği bu dönüşüm, pandemi ile birlikte oldukça hız kazanmış durumda.Küresel şirketler yoğun bir şekilde tek tedarikçiye olan bağımlılıklarını azaltmaya ve tedarikçilerini farklılaştırmaya çalışıyor. Bu amaçla üretim merkezlerini hedef pazarlara yakın alternatif lokasyonlara kaydırmaya, yerli üretimi teşvik etmeye ve tedarik sürelerini kısaltmaya çabalıyorlar.Bu değişimin yanı sıra artık tedarik zincirlerinin esnekliği önem kazanıyor. Daha sağlam ve yeşil tedarik zincirlerinin altı çiziliyor. Dijital dönüşüm ise zincirin tüm halkalarına yayılıyor."
"Küresel değer zincirlerindeki değişimi iyi anlamak ve hızlı aksiyon almak durumundayız"
Söz konusu dönüşüm sürecinde Türkiye'nin öne çıkan ülkelerden birisi olduğunu belirten Bahçıvan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Küresel değer zincirlerinde kartlar yeniden dağıtılırken bu sürece hazırlıklı olan ülkeler oyunun kazananı olacak. Hiç şüphesiz Türkiye, uygun coğrafi konumu, genç nüfusu, üretim kabiliyeti, dinamik özel sektörü, vasıflı ve rekabetçi iş gücü, uluslararası serbest ticaret ağları ve güçlenen altyapısıyla bu süreçte öne çıkan adaylardan biri. Küresel değer zincirlerindeki yeniden yapılanmanın gerisinde kalmak istemiyorsak bu değişimi iyi anlamak ve hızlı aksiyon almak durumundayız. Bu bağlamda çevreye duyarlı, sürdürülebilir, teknoloji odaklı, yeteneklerin ve verimliliğin öne çıkarıldığı bir üretim modeline geçmemiz gerekiyor. Öte yandan, böyle bir üretim modeli, ekonomimizin temel sorunları olan ithalata bağımlılığın azaltılması ve yapısal cari açığın önlenmesinde de hayati bir rol oynayacaktır."
Bahçıvan, sanayinin yeni yatırımları gerçekleştirebilmesi için dönemsel ve belli koşullara bağlı karlılığa değil sürdürülebilir bir karlılığa ulaşmasının büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Dünyadaki enflasyonist ortam, yurt içinde ise beklenti kanalı ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma düşünüldüğünde yüksek enflasyonun uzun bir süre daha bizimle beraber olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Bu bağlamda ortaya konulan çabaları desteklemekle beraber, enflasyonu kalıcı olarak düşürebilmek için daha fazla gayrete ihtiyaç olduğunun da altını çizmek istiyorum."
Enflasyonla mücadele sürecini istismar etmeye çalışanların her zaman karşısında olduklarını ifade eden Bahçıvan, "Hiç tereddütsüz İSO olarak bu süreci istismar etmeye kalkışanların her zaman karşısındayız ancak denetimler herkese potansiyel suçlu olarak bakılması noktasına getirilmemeli ve dürüst şirketlerin zan altında kalmamasına azami özen gösterilmeli." dedi.
Bahçıvan, enflasyon artışında belirleyici unsurlardan birisinin de enerji olduğunu hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Doğal gazda yaşanan fiyat artışlarının getirdiği yükün büyük ölçüde sanayi sektörü tarafından karşılanıyor olması, sanayimizin rekabet gücünü son derece olumsuz yönde etkilemektedir. Enerji kullanma politikasını doğal gaza çeviren birçok sanayici uygulanmakta olan fiyat tarifesinden olumsuz etkileniyor. Sanayide yüksek limitlerde doğal gaz kullanmak sanki israf gibi görülüyor ve bu sebeple adeta doğal gaza güvenenler cezalandırılıyor. Söz konusu fiyat tarifesinin gözden geçirilmesini ve kaldırılmasını talep ediyoruz."
"150 milyar liralık kredi destek paketi iş dünyamız için sevindirici bir gelişme"
Mevcut dönemde sanayi ile kamu arasındaki eşgüdümün her zamankinden daha fazla önem taşıdığını ifade eden Bahçıvan, sözlerini şu şekilde sürdürdü
"Sanayicimiz, yoğun rekabet ortamında faaliyetlerini sürdürmenin yanı sıra, yeni yatırımlar gerçekleştirmek ve faaliyetlerini genişletmek istediğinde giderek artan bir sermaye ihtiyacı ile karşı karşıya kalıyor. Bu çerçevede, geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan 150 milyar liralık kredi destek paketi, yüzde 9'a kadar düşmesi beklenen uygun maliyet avantajıyla iş dünyamız için sevindirici bir gelişme ve yine bu desteğin Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası katılımıyla sağlanabileceği yönündeki haberler, uzunca bir süredir kalkınma bankacılığının önemini vurgulayan bizler için de ayrı bir anlam taşıyor."
Bahçıvan, ihracatçılara yönelik Merkez Bankasına döviz satma uygulamasına ilişkin olarak, "Döviz rezervlerimizin desteklenmesi amacıyla hayata geçirilen bu uygulama ne yazık ki bankaların döviz alışsatış kurlarındaki makasın açılmasıyla dövizini bozdurmak zorunda olan ihracatçıya ek ciddi bir maliyet yüklüyor." şeklinde konuştu.
Sanayileşme süreçlerini başarıyla tamamlamış hemen her ülkede güçlü bir kalkınma bankacılığının olduğunu ifade eden Bahçıvan, kamu bankalarının sermaye yapılarının daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Yakın zamanda pek çok ürünün KDV oranlarında değişime gidildiğini hatırlatan Bahçıvan, "KDV düzenlemeleri başta temel tüketim maddeleri olmak üzere belirli ürün gruplarında fiyat artışlarını hafiflettiği aşikar ancak özellikle sanayiciler açısından nihai ürünün KDV’si yüzde 1'e indirilirken hammaddenin KDV’sinin yüzde 18’de tutulması, üreticinin üzerinde zaten var olan devreden KDV yükünün daha da artmasına neden oluyor." şeklinde konuştu.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın