Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Konya’da Uluslararası İslami Dayanışma Sempozyumu’nda konuştu:
”İslami dayanışmanın en hikmetli ve hayırlı kazanımlarından biri, İslam’ın ilkelerini dikkate alarak İslami olmayan ve aykırı davranış biçimlerini ayıklayarak her alanda İslam’a uygun özgün tarzlar geliştirmektir” ”Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir. İşte o zaman oyunun kuralını kendisi belirleyecek, başkaları tarafından belirlenen kurallarla oyun oynamak zorunda kalmayacaktır”
KONYA (AA) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslami dayanışmanın en hikmetli ve hayırlı kazanımlarından biri, İslam'ın ilkelerini dikkate alarak İslami olmayan ve aykırı davranış biçimlerini ayıklayarak her alanda İslam'a uygun özgün tarzlar geliştirmek olduğunu söyledi.
Erbaş, Konya'da bir otelde düzenlenen Uluslararası İslami Dayanışma Sempozyumu'nda, İslam'ın bilgiyi, bilinci ve düşünceyi teşvik ettiğini ve dinin bu evrensel mesajlarından aldıkları ilhamla Müslümanların her alanda sağlam disiplinler geliştirdiğini ifade etti.
Müslümanların, tarihte, çok geniş coğrafyada bilim, sanat, siyaset, mimari ve hayatın bütün alanlarında insanlığa yön veren eserler meydana getirdiğine işaret eden Erbaş, ancak bugün bu büyük mirasa sahip çıkma ve onu daha ileri bir noktaya taşıma hususunda zafiyetlerin oluştuğunu vurguladı.
"Müslümanlar fitnelerin kavurucu ateşine düçar oldu"
Erbaş, Müslümanların bu asırda, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel alanda pek çok müdahalelere maruz kaldığını belirterek şöyle konuştu:
"Müslümanlar, etnik kimlikler, ideolojik farklılıklar ve gerçekte bir zenginlik olan mezhep ve meşrep çeşitliliği üzerinden çıkarılan fitnelerin kavurucu ateşine düçar oldu. Savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk gibi devasa sorunlar sarmalına itilen İslam coğrafyası fitne, terör ve cehalet üçgeninde karamsarlığa ve umutsuzluğa sürüklendi. Gelinen noktada radikalizmden kimlik erozyonuna, tefrikadan din istismarına kadar pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmeye devam etmektedir. Müslümanların enerji ve motivasyonunu sömüren söz konusu sorunlarda harici faktörlerin payı olsa da en büyük etkenin kendi iç dinamiklerimiz olduğu aşikardır. Bugün hakikatte rahmete ve kolaylığa vesile olan, özgür düşünce ve hür iradeyi besleyen ırk, dil, mezhep ve meşrep farklılıkları, maalesef ayrılık ve kavga sebebi olarak telakki edilmektedir."
"Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor"
Bir vücudun azaları gibi birbirine duyarlı ve bağlı olması gereken Müslümanların imamesi kopan tespih taneleri gibi dağınık vaziyette görüldüğüne değinen Erbaş şöyle devam etti:
"İşte Orta Asya'dan Balkanlara, Afrika'dan Kafkaslara kadar İslam coğrafyasının hali pür melali ortada. İşte Arakan, Doğu Türkistan, Yemen, Libya, Somali, Suriye. İşte ilk kıblemiz Kudüs. Yıllardır kanayan yaramız Filistin, bugünlerde yine işgalci devlet İsrail'in haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarına maruz kalmaktadır. Müslümanlar adeta seyretmektedir. İşgalci zihniyet, dünyanın sessizliğinden ve Müslümanların dağınık görünümünden aldığı cesaretle Gazze'de bir kez daha çocukları ve masumları hedef almaya başlamıştır. Hukuk ve ahlaktan yoksun bu zihniyet, sözüm ona güvenlik politikası adı altında zulmünü tüm dünyanın gözü önünde sürdürmeye devam ediyor. Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor. Gözü yaşlı annelerin feryadı gök kubbeyi titretiyor. Sadece Filistin'den değil, ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor."
"Yürekler birleşmeden zihinlerin birleşmesi mümkün değildir"
Erbaş, yaşanan bu sıkıntıların; İslam'ın ilkelerinden, Kur'anı Kerim'in birleştirici gücünden, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in kuşatıcı ve kucaklayıcı davet yönteminden uzaklaşmanın bir sonucu olduğunu dile getirdi.
Coğrafyaları parçalayan, çaresizlik ve kimsesizlik duygusu içinde düşmanların insafından medet umacak bir duruma sürükleyen asıl etkenin, sevginin yerine nefreti büyüten kalbi hastalıklar olduğunu anlatan Erbaş, "Bugün, yetimlerin gözyaşını dindirecek, masumların kanını durduracak ve ümmet coğrafyamızı yeniden esenlik yurduna dönüştürecek bir kardeşlik şuurunu geliştirmekten ve güçlendirmekten başka çaremiz ve çıkış yolumuz yoktur. Yürekler birleşmeden zihinlerin birleşmesi mümkün değildir." diye konuştu.
Organizasyonlar Müslümanların dayanışma imkan ve potansiyelini artıracak
Erbaş, kardeşlik ve dayanışma bilinciyle İslam coğrafyasının yeniden toparlanmasına ilim insanlarının öncülük edeceğini belirterek şunları kaydetti:
"İnanıyorum ki İslam'ın evrensel mesajları ve güzel ahlak ilkeleri ekseninde doğru bir yöntemle hayata geçirilecek bu tür organizasyonlar, Müslümanların dayanışma imkan ve potansiyelini daha güçlü ve görünür kılacaktır. İslami dayanışmanın en hikmetli ve hayırlı kazanımlarından biri İslam'ın ilkelerini dikkate alarak İslami olmayan ve aykırı davranış biçimlerini ayıklayarak her alanda İslam'a uygun özgün tarzlar geliştirmektir. Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası, sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir. İşte o zaman oyunun kuralını kendisi belirleyecek, başkaları tarafından belirlenen kurallarla oyun oynamak zorunda kalmayacaktır."
Sempozyuma Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz, AK Parti Konya Milletvekilleri Hacı Ahmet Özdemir ve Ahmet Sorgun, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Büyükelçi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç ile davetliler katıldı.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın