Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Uluslararası Medya Mensupları Türkçe Eğitimi Sertifika Töreni’ne katıldı:
”Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ekonomiden savunma sanayine kadar birçok alanda bağımsız adımlar attıkça, etki alanı genişledikçe türlü engelleme girişimleriyle karşı karşıya kalıyoruz” ”Bu noktada küresel medya organlarının bir kısmının Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtı algı oluşturmak için sürekli ideolojik bir tarafgirlikle hareket etmesini objektif gazetecilik adına sorunlu buluyoruz” ”Sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyon kampanyalarının sosyal hayatı, demokrasiyi ciddi anlamda tehdit ettiğini, birçok farklı toplum kesimlerini mağdur ettiğini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını beslediğini görüyoruz” ”Dezenformasyona karşı savaşta, gazetecilerin de kamusal bir sorumlulukla mesleklerini icra etmeleri büyük önem arz ediyor. Bu noktada, gerçek gazeteciler dezenformasyon savaşında, hakikatin temsilcisi olan, hakikat namına mücadele veren en önemli aktörlerdir”
İSTANBUL (AA) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ekonomiden savunma sanayine kadar birçok alanda bağımsız adımlar attıkça türlü engelleme girişimleriyle karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Bu noktada küresel medya organlarının bir kısmının Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtı algı oluşturmak için sürekli ideolojik bir tarafgirlikle hareket etmesini objektif gazetecilik adına sorunlu buluyoruz." dedi.
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) iş birliğiyle uluslararası medya mensuplarına yönelik düzenlenen Türkçe Eğitimi programının İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu'ndaki sertifika törenine katıldı.
Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcıları tebrik eden Altun, katılımcıların aldıkları Türkçe eğitiminin, Türkiye'de sürdürdükleri mesleki ve sosyal hayatlarına büyük katkı sağlayacağına inandığını belirtti.
Yeni bir dil öğrenmenin, gazetecilik mesleği söz konusu olduğunda çok daha önemli olduğunu, hatta artık gazeteciliğin de ayrılmaz bir parçası haline geldiğini söyleyen Altun, "Özellikle de başka bir ülkede mesleğini icra eden bir gazeteci için bulunduğu ülkenin dilini bilmek bir zorunluluktur. Görev için gittiği ülkenin gündemini, o ülkenin kendi dilinde takip edilmesi uluslararası medya mensubunu güçlendirir, yazacağı haberi, yapacağı yorumu, üreteceği görsel içeriği daha da nitelikli hale getirir. Bu kazanım, söz konusu gazeteciyi mesleki anlamda farklılaştıracağı gibi ona sosyal hayatta da ciddi kazanımlar sağlayacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Fahrettin Altun, ülkedeki uluslararası medya mensuplarının Türkçe biliyor olmalarını, Türkiye'yi Türkçe takip edebilmelerini önemsediklerini aktararak, "Bölgesel ve küresel olarak etkinliği giderek artan ülkemize, dünya medyasının, uluslararası gazetecilerin yüksek bir ilgisi söz konusu. Bu ilgiyi görmekten çok büyük memnuniyet duyuyoruz. Özellikle de İstanbul'un uluslararası medya için günden güne daha da ciddi bir çekim merkezi haline gelmesini önemsiyoruz. Türkiye ve bölgeye dair gelişmeleri dünya kamuoyuna aktarırken, hakikatten ayrılmayan uluslararası medya çalışanlarının destekçisiyiz, destekçisi olmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Gazeteciler, hayatlarını dünyayı anlamamıza yardımcı olmaya adamış kişiler"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, gerçek gazetecilerin, "hayatlarını dünyayı anlamamıza yardımcı olmaya adamış kişiler" olarak tanımlanabileceğini belirtti.
Gazeteciliği layıkıyla icra etmek için bu mesleği gerçekten sevmek ve sadece hakikatin peşinde olmak gerektiğini anlatan Altun, şöyle devam etti:
"Gazeteciden dünyanın bir ucunda da olsa bir savaşı, bir afeti, insani ya da siyasi bir gelişmeyi bütün gerçekleriyle sunması beklenir. Bu anlamda gazetecilik, bir kamu görevidir. Bugün gazeteciliğin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri de özellikle maddi sıkıntılar başta olmak üzere farklı saiklerle masa başına hapsolmak tehlikesidir. Maalesef küresel salgın döneminde bu tehlikenin daha da bariz hale geldiğini, masa başında haber yapma yaklaşımının, sahada olmadan, sahanın gerçekliğiyle birebir temas etmeden yapılan gazeteciliğin arttığını görüyoruz. Ne var ki, bu özel mesleği sahadan koptuğu şekilde icra etmek mümkün değildir."
Fahrettin Altun, kendilerinin de bu bilinçle, ülkedeki ve bölgedeki gelişmeleri takip eden uluslararası medya mensuplarının çalışmalarını desteklemek için gayret gösterdiklerini, bu çerçevede birçok adım attıklarını, sıcak noktalara ulaşmalarını, istedikleri bilgilere erişmelerini ve Türk toplumunu daha yakından tanımalarını sağlayacak projeleri hayata geçirme gayreti içinde olduklarını dile getirdi.
"Dezenformasyona karşı savaşta, gazeteciler kamusal sorumlulukla mesleklerini icra etmeli"
Bugün dünyanın muhtelif yerlerinde ve Türkiye'de yalan, yanlış, dezenformatif, art niyetli ve sahte bilgi paylaşımlarının ne kadar çabuk yayılabildiğinin görüldüğünü söyleyen Altun, şunları kaydetti:
"İçinde bulunduğumuz çağ, yalanın gerçekten katbekat daha hızlı yayılabildiği bir çağ halini almış durumda. Bu, tüm dünya medyası açısından 'hakikatin tahrif edilmesi' tehlikesini beraberinde getiriyor. Bu salonda bulunan herkesin bu tablo karşısında 'hakikat' kavramının değerini çok daha fazla önemsediğini biliyorum. İçinde bulunduğumuz 'hakikat sonrası' dönemde, özellikle sosyal medyanın kötü amaçlar uğruna kullanımıyla birlikte dezenformasyonun vahim örneklerine her gün şahit oluyoruz. Sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyon kampanyalarının sosyal hayatı, demokrasiyi ciddi anlamda tehdit ettiğini, birçok farklı toplum kesimlerini mağdur ettiğini, ayrımcılığı, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını beslediğini görüyoruz. Dezenformasyona karşı savaşta, gazetecilerin de kamusal bir sorumlulukla mesleklerini icra etmeleri büyük önem arz ediyor. Bu noktada, gerçek gazeteciler dezenformasyon savaşında, hakikatin temsilcisi olan, hakikat namına mücadele veren en önemli aktörlerdir."
Medyanın, hakikatin ortaya konması ve yalan, yanlış, çarpıtılmış bilgilerin ayıklanması açısından kutsal bir görevi bulunduğunun altını çizen Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak ne yazık ki medyanın kötücül amaçlar uğruna dezenformasyonun, yalanın mecrası olabileceğine de tanıklık edebiliyoruz. Sosyal medya, geleneksel medyayı da yer yer etkileyen hatta belirleyen bir unsura dönüşebiliyor. Sosyal medya üzerinden hızla yayılan, hiçbir şekilde gerçeğe dayanmayan sözde haberler, gerçek habermiş gibi geleneksel medyada kendisine yer bulabiliyor. Bu kötücül medya faaliyetlerinden ülkemiz de yoğun şekilde nasibini alıyor. Bu noktada, faaliyetlerimizi yoğun şekilde bu dezenformatif içeriklere karşı gerçeği anlatmakla geçiriyoruz. Uluslararası medyanın Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yoğun ilgisi ne yazık ki çoğu zaman hakikat ve gazetecilik saikiyle olmuyor. Ülkemiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ekonomiden savunma sanayine kadar birçok alanda bağımsız adımlar attıkça, etki alanı genişledikçe türlü engelleme girişimleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu noktada küresel medya organlarının bir kısmının Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtı algı oluşturmak için sürekli ideolojik bir tarafgirlikle hareket etmesini objektif gazetecilik adına sorunlu buluyoruz."
Bu tespit ve değerlendirmelerin, dünya medyasını ve uluslararası gazetecilerin tümünü kapsamadığını vurgulayan Altun, nitekim bu noktada uluslararası medyanın birçok mensubuyla nitelikli bir ilişki ve iş birliği içerisinde hareket edebildiklerini, yine uluslararası medyada Türkiye'nin bölgesel ve küresel etkinlikleriyle alakalı objektif birçok yayınla da karşılaştıklarını dile getirdi.
"Türkiye uluslararası medyanın küresel merkezlerinden biri"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, mesleki etik bilinciyle hareket eden ve altına imza attığı haberin hukuki ve toplumsal sorumluluğuyla gazetecilik yapan tüm medya mensuplarına teşekkür ederek, mesleklerini bu doğrultuda sürdüren hem yerli hem uluslararası basın mensuplarını her zaman desteklediklerini söyledi.
Uluslararası medya mensuplarının zamanında, en kolay şekilde doğru ve güvenilir bilgiye erişebilmesine zemin hazırlayarak, Türkiye'nin gerçeklerini iç ve dış kamuoyuyla paylaşmalarını temin ettiklerini anlatan Altun, bu kapsamda yaptıkları çalışmalarla uluslararası medya mensuplarının Türkiye'ye olan ilgi ve teveccühlerinin arttığını ifade etti.
Uluslararası medyaya her zaman yapıcı ve iş birliğini temel alan bakış açısıyla yaklaşıyor olmalarının, birtakım somut adımları atmalarını da beraberinde getirdiğine işaret eden Altun, bu adımları şöyle sıraladı:
"Basın kartlarıyla ilgili 'erken başvuru dönemi' uygulamasını hayata geçirdik. Böylece önceki yıllarda ikamet başvurularında veya yurt dışına seyahatlerde zaman zaman yaşanan sıkıntıların aşılmasını sağladık. Bugün de erken başvuru imkanından faydalanan 210 basın mensubunun kartlarını teslim etmeye başlıyoruz. Uluslararası medyanın, ülkemizin kamu kurum ve kuruluşlarıyla temaslarının güçlendirilmesi amacıyla bilgi ve yorum talepleriyle çekim izinlerini tek merkezden koordine etmeye başladık. Yalnızca masada değil, sahada da uluslararası medyanın yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bilgilendirme toplantıları ve basın turları düzenleyerek, uluslararası medya mensuplarının karar alıcılara ve sahaya erişimini artırdık. Bu kapsamda dış politika, enerji, eğitim ve adalet gibi başlıca konularda üst düzey yetkililerin katılımıyla brifingler düzenledik. Ülkemizin en doğusundan en batısına kadar her yerinde, ayrıca Suriye başta olmak üzere varlık gösterdiğimiz diğer bölgelerde, dünyanın gazeteciler aracılığıyla doğru bilgilere ulaşması için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. İlgili kurum ve kuruluşlarla birlikte basın turları da düzenliyoruz. Ulaşım ve iletişim altyapısıyla, kültürel hayatıyla, misafirperverliğiyle Türkiye'nin uluslararası medyanın küresel merkezlerinden biri olduğunu görüyoruz."
Enstitü ile iş birliği halinde Türkiye'de görev yapan akredite uluslararası basın mensuplarına Türkçe dil eğitimi verilmesinin de bu adımlardan biri olduğundan bahseden Altun, nisanda çevrim içi başlayan eğitim programına 29 ülkeden 53 medya mensubunun katıldığını kaydetti.
Fahrettin Altun, "Türkiye'deki Uluslararası Medya Mensupları İçin Rehber" adlı bir kitap da hazırladıklarını ve bunu Türkiye'deki uluslararası medya mensuplarına ileteceklerini bildirdi.
Kitapta, uluslararası medya mensuplarının Türkiye'de yapacakları mesleki çalışmalarda ve gündelik yaşamlarında kullanacakları bilgilerin yer aldığını aktaran Altun, "Rehberimiz, Türkiye'ye adım atılan ilk andan itibaren mesleki ve sosyal yaşamda ihtiyaç duyulabilecek bilgilerin yanı sıra pek çok sorunun güncel ve kapsamlı cevabını içeriyor. Bu eser, nasıl ev kiralayacağınızdan çocuğunuz için nasıl okul bulabileceğinize, basın akreditasyonundan ülkemizin siyasi ve bürokratik yapılanmasına kadar pek çok konuda sizlere kılavuzluk yapacaktır." dedi.
Görme engelliler için "Engelsiz CİMER" ve "Kulak Ver" projeleri başlatıldı
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nün Türkiye ve dünyadaki tüm engelliler için hayırlara vesile olmasını diledi.
Devlet olarak engelli vatandaşların eğitimden çalışma hayatına kadar toplumsal yaşamın her alanında yer alabilmeleri için onlara destek olmayı sürdürdüklerini vurgulayan Altun, "Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bu kapsamda görme engellilere yönelik 'Engelsiz CİMER' ve sesli kitaplardan oluşan 'Kulak Ver' projelerini bugün itibarıyla hayata geçirdik. Ayrıca medyanın engelli vatandaşlarımıza sunacağı hizmetlerin kalitesini artırmak için Engelsiz Erişim ve İletişim Kılavuzu'nu bugün itibarıyla yayınladık." bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, programın düzenlenmesine destek veren YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ile eğitimcilere teşekkür ederek sözlerini sonlandırdı.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın