Yasa dışı yerleşimlerle çevrili ”ateş hattındaki” Filistin beldesi: Burin
GÜNDEMİşgal altındaki Batı Şeria’da Nablus kentine bağlı Burin beldesi, fanatik Yahudi yerleşimcilerin ”planlı ve sistematik” saldırılarına maruz kalıyor
NABLUS (AA) MÜCAHİT AYDEMİR İşgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Burin beldesindeki Filistinli yerel halk, bölgedeki fanatik Yahudi yerleşimcilerin "sistematik" saldırılarının tehdidi altında yaşıyor.
İsrail'in 1967'de işgal ettiği Batı Şeria'da 250'den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden yaklaşık 500 bin Yahudi yerleşimci, işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.
Yahudi yerleşimciler, sık sık Filistinli çiftçilerin en önemli geçim kaynağı olan zeytin ağaçlarını kesip ateşe verirken, özellikle hasat döneminde doğrudan Filistinli çiftçileri hedef alan saldırılar da oluyor. Yerel kaynaklara göre, Ağustos 2020'den bu yana Batı Şeria'da 9 binden fazla zeytin ağacı tahrip edildi.
İşgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşim birimi kaynaklı saldırı ve provokasyonların en fazla yaşandığı yerlerden biri de Nablus'un güneyindeki Burin beldesi.
Filistinli çiftçilerin güvenliği ve en temel geçim kaynaklarının tehdit altında olduğu "ateş hattındaki" belde yasa dışı yerleşimlerle kuşatılmış durumda. Burin'in batısında İsrail ordu garnizonu yer alırken, güneyinde Yitshar, kuzeyinde Har Braha, doğusunda ise Givat Ronim yerleşim birimleri bulunuyor.
Saldırılar yıllardır aralıksız sürüyor
AA muhabirine konuşan Burinli çiftçi Muhammed Mahmud, köylerinin sürekli yerleşimcilerin "programlı" saldırılarına maruz kaldığını söyledi.
Yasa dışı yerleşim kaynaklı saldırıların "35 yıldır kesintisiz" devam ettiğini belirten Mahmud, "Yerleşimci saldırıları İsrail ordusu tarafından destekleniyor. İsrail ordusu yerleşimciler (Filistinli) insanlara saldıracağı zaman uzakta duruyor. Bir karşı karşıya gelme yaşandığında ise askerler, yerleşimcilerin önüne geçiyor; (Filistinlilere karşı) göz yaşartıcı bomba ve plastik mermiyle onları koruyor." dedi.
56 yaşındaki Filistinli çiftçi, maruz kaldıkları saldırıları şöyle anlattı:
"Her ikiüç günde bir saldırılar oluyor. Bahar ayında ise neredeyse her gün saldırı yaşanıyor. Altıncı ay yerleşimciler için kundaklama ayı. Zeytinliklere saldırıp yakmaya çalışıyorlar. Çünkü yazın gelmesiyle dağlardaki çalı çırpı kolay yanmaya müsait hale geliyor. Büyük alanlar yanabiliyor. Burin'de her yıl en az 2 bin zeytin ağacını böyle yakıyorlar."
"Her taşında hatıralarımın olduğu bölgeye şimdi yürüyerek bile gidemiyorum"
Bölgede 300 kadar zeytin ağacı olduğunu aktaran Mahmud, ağaçlarının en az 5 kere kesilmeye, 3 kere de kundaklamaya maruz kaldığını söyledi.
Kendisinden sadece metrelerce uzaklıktaki yeşil alanları işaret eden Mahmud, eskiden çokça vakit geçirdiği, şimdi ise yerleşim birimlerinin yakınında bulunan bu alanlara girmesinin artık "yasak" olduğunu ifade etti.
Filistinli çiftçi, şöyle devam etti:
"Babam çiftçiydi, ben de onun gibi çiftçiyim. Hayvanlarımız vardı ve tüm bu bölgede otlatırdık. Hatta yazın bu dağlarda yatardık. Her taşında, her bir metrekaresinde hatıralarımın olduğu bu bölgeye şimdi yürüyerek bile gidemiyorum. Hayvan götürmeyi bırakın yürüyerek bile gidemiyorum. Üstelik her geçen yıl üzerimizdeki baskı giderek artıyor."
Burinli tüm çiftçilerin durumdan kaygı duyduğunu vurgulayan Mahmud, "(Yerleşimciler) Tarım diye bir şey bırakmamak için bölgeye yaban domuzu ve ceylanlar getirdiler. Filistinli varlığını tamamen bölgeden silmek için." dedi.
Münferit değil "sistematik ve planlı" saldırılar
Burin Belediye Başkanı Nidar Neccar da beldedeki üç büyük yerleşim biriminin binlerce dönüm araziyi işgal ettiğini belirtti.
Neccar, Filistinli çiftçilerin yeni ağaç dikmelerine veya yeni alanlara ekim yapmalarına izin verilmediğine, yılda en fazla 5 gün, o da özel izinle zeytin hasadı yapabildiklerine dikkati çekti.
Yasa dışı yerleşim kaynaklı saldırıların ise "sistematik ve planlı" olduğunu vurgulayan Neccar, "Burada anlık ve münferit saldırılardan söz etmiyoruz. Bu sistematik saldırıların amacı, Filistin köylerinde daha fazla toprağı istila etmek ve Yahudileştirmektir." diye konuştu.
Yerleşimcilerin bu eylemleri "İsrail hükümetinin politikasını yürütmek için" yaptıklarına işaret eden Belediye Başkanı, şunları kaydetti:
"Yerleşimciler şu an tüm bölgelerde topluluklar, kuruluşlar ve iletişim kanalları üzerinden örgütlenmiş durumda. Mesajlaşma uygulamaları üzerinden haberleşerek falanca bölgeye saldırı yapmak için örgütleniyorlar. Yerleşimcilerin tüm saldırıları örgütlü, üzerinde çalışılmış ve planlı saldırılardır."
Filistinli bölge sakinlerinin kendilerini savunmasının meşru hakları olduğunu dile getiren Neccar, yerleşimcilerin saldırılarının önlenmesi ve sorunun çözümü için uluslararası topluma çağrıda bulundu.
1520 kişilik grubun saldırısına uğradı
Burin'e komşu Huvara semtinden esnaf Kaid Avde de bölgede son günlerde yerleşimci saldırılarına maruz kalan Nabluslulardan biri.
Vitrifiye ürünleri mağazası işleten Avde, İsrailli yerleşimcilerin 23 Ocak'ta iş yerine yaptığı saldırıyı şöyle anlattı:
"Mağazamızdaki ofiste otururken bir anda 1520 kişilik bir yerleşimci grup geldi. Önce taşlarla arabaya saldırdılar. Adeta çıldırmış gibilerdi. Sonra dükkana saldırıp dağıtmaya başladılar. Bazılarının yüzü maskeliydi.
İsrail ordusunun himayesinde oldu. Askerler durmuş onları izliyordu. Hiç hareket etmediler. Benim dükkanımdan sonra diğer dükkanlara saldırdılar."
Saldırı sırasında 10 yaşındaki oğlunun da iş yerinde bulunduğunu belirten Avde, olayın onun için bir "travma" olduğunu söyledi.
Zararının 55 ila 60 bin şekel (yaklaşık 20 bin dolar) olduğunu kaydeden Filistinli esnaf, saldırıya ilişkin İsrail polisinin bir girişimde bulunup bulunmadığına yönelik soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Polis geldi. Şikayetimizi aldı. Gelip kamera kayıtlarına aldılar. Ama bu şikayetler hiçbir sonuç getirmiyor. (İsrail polisi) Sadece kimin onlara (yerleşimcilere) saldırdığı ile ilgileniyor. Bir Filistinli onlara karşılık verip saldırırsa aynı gün bulup tutuklarlar."
Filistinliler askeri bölgelere hapsedilmiş durumda
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.
Uluslararası Af Örgütünün, 1 Şubat'ta yayımladığı ve İsrail'i "apartheid" rejimi olarak tanımladığı rapora göre; Batı Şeria’da yaklaşık 3 milyon Filistinlinin yanı sıra İsrail hükümeti tarafından resmi olarak inşa edilmiş 132 yerleşim ile 1990’lardan bu yana hükümet onayı olmadan inşa edilmiş ve İsrail hukukuna göre bile yasadışı kabul edilen 140 izinsiz gecekondu yerleşim bölgesinde ikamet eden 441 bin 600’den fazla Yahudi yerleşimci yaşıyor.
Raporda, İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ederek işgal altındaki Filistin topraklarında Yahudi yerleşimlerini sürekli genişlettiği ve yerleşimlerle çevrili Filistinli toplulukları adeta “askeri bölgelere” hapsettiği vurgulandı.
Batı Şeria'da yerleşim birimleriyle kuşatılmış durumdaki Filistinliler, İsrail'in askeri idaresine ve günlük hayatı oldukça zorlaştıran aşırı sert dolaşım kısıtlamalarına tabi.
Askeri kontrol noktaları, bariyerler, çitler ve diğer yapılardan oluşan bir ağ, işgal altındaki Filistin topraklarında Filistinlilerin dolaşımını kontrol ediyor ve İsrail’e veya yurtdışına seyahatlerini kısıtlıyor.
Batı Şeria'da "yerleşimci terörü"
Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerden kaynaklanan ve son dönemde şiddetini giderek artıran "Yahudi yerleşimci terörüne" karşı İsrail kamuoyunda ve uluslararası alanda da tepkiler yükseliyor.
İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Omer Barlev, İsrail Kamu Yayın Kuruluşuna (KAN) yaptığı açıklamada, Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik saldırılarının "organize terör" olduğunu kabul etmişti.
Nablus kırsalında 25 Ocak'ta biri 3 yaşında çocuk 3 Filistinlinin yaralandığı yerleşimci saldırısı hakkında konuşan Barlev, "Benim görüşüme göre bu, beraber hareket eden bir terör grubunun organize faaliyetidir." ifadelerini kullanmıştı.
İsrail Meclisindeki Ortak Arap Listesi lideri Eymen Avde de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, yerleşimci şiddetinden İsrail hükümetini sorumlu tuttu.
Şiddet görüntülerinin, "suçluların hükümet desteği almasının sonucu" olduğunu savunan Avde, "İşgalin derinleştirilmesi politikası, yerleşimci şiddetinin temelidir." ifadelerini kullandı.
İsrail ABD'nin tepkisinden endişeli
Öte yandan İsrailli yetkililer arasında yeni yasa dışı yerleşimler konusunda başta ABD olmak üzere uluslararası toplum tarafından tepkilere maruz kalma endişesi hakim.
Son olarak 2 Ocak'ta, İsrailli Başsavcı Avichai Mendelblit'in, görev süresinin sona ermesinden sadece birkaç gün önce Batı Şeria'da kurulan "Evyatar" yerleşimine yasallık statüsü verilmesi İsrailli üst düzey yetkilileri böldü.
Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Başbakan Naftali Bennett'e sert bir dille mektup yazarak, ABD hükümetinden üst düzey yetkililerin, yerleşim planına devam etmenin sonuçları konusunda İsrail'i uyardığını aktardı.
Lapid, Savunma Bakanı Benny Gantz ve İçişleri Bakanı Ayelet Şaked gibi isimlerin öncülük ettiği Evyatar hamlesinin doğurabileceği olumsuz diplomatik sonuçlar hakkında kendisine danışılmamasını eleştirdi.
ABD'deki 7 etkili Yahudi örgütü de 25 Ocak'ta, Batı Şeria'da aşırılıkçı Yahudi gruplar tarafından Filistinlilere ve İsrailli sivillere karşı devam eden "terörizm ve siyasi şiddeti" durdurmak için İsrailli yetkilileri harekete geçmeye çağırdı.
İftira ve İnkarla Mücadele Birliğinin de yer aldığı 7 kuruluş, İsrail Başbakan Naftali Bennett, Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Savunma Bakanı Benny Gantz'a yazdıkları ortak mektupta konuya ilişkin uyarılarını sıraladı.
İlginizi Çekebilir
Londra'da terör örgütü PKK yandaşları polisle çatıştı
İngiltere'de terör örgütü PKK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 7 kişinin gözaltına alınmasının ardından ikinci kez eylem düzenleyen terör örgütü yandaşları yine polisle çatıştı.
Taksi ve dolmuşlara acil durum butonu zorunluluğu getirildi
İçişleri Bakanlığınca, Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlandı. Karara göre; taksi ve dolmuşlara araç takip sistemi, kamera ve acil durum butonu zorunluluğu getirildi.
Nitelikli dolandırıcılık ve Yasa dışı bahis operasyonu
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 7 ilde "Nitelikli Dolandırıcılık ve Yasa Dışı Bahis" suçlarına yönelik Jandarma tarafından düzenlenen "SİBERAĞ-10" operasyonlarında hesaplarında 225 milyon lira işlem hacmi bulunan 48 şüpheli yakalandığını duyurdu.
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.