© Müzakerat 2017 - 2021

Ya Özal olmasaydı?

Dün büyük devlet adamımız Turgut Özal’ın vefat yıldönümüydü. 1990 sonrası doğan kardeşlerimizin önemli bir kısmı Özal’ı hiç tanımıyor.


Benim de takipçilerimin ve izleyicilerimin büyük çoğunluğu 90 sonrasında doğan genç kuşak olduğu için bunu iyi biliyorum.


Fakat öğrenmeye de açık ve hangi aileye doğarsa doğsun önyargıları olmayan zihni berrak bir kuşak bu 90-sonrası kuşağı.


Rahmetli Turgut Özal, içe kapalı Türkiye’yi dışa açarak iktisadi ve finansal anlamda bu ülkeye çağ atlatmış büyük bir devlet adamıydı.


Özal olmasaydı Türk ekonomisi Suriye seviyesinde, rezil durumda olurdu. Başkan Recep Tayyip Erdoğan da Menderes-Özal çizgisinin bir devamıdır. Milletin kalbinde Menderes-Özal-Erdoğan bir bütündür.


66 senelik ömrünü Türkiye'de özgür ve sivil dönüşümü için harcayan Türkiye Cumhuriyeti'nin 8'nci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, "Bireyin devlet için var olduğu" anlayışı yerine, "Devletin birey için var olduğu" anlayışını Türkiye kamuoyunun gündemine taşıyan lider oldu. Dediğim gibi bu anlayışı da Recep Tayyip Erdoğan devam ettirmektedir.


Turgut Özal'ın siyasi hayatı 1977 genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden İzmir Milletvekili adayı olmasıyla başlamış ancak milletvekili seçilememişti.


1979 sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atanan Özal, aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürütmüştü.


Bu özelliği nedeniyle Özal, hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış Türkiye'nin tek Başbakanı ve Cumhurbaşkanıydı.


Türkiye ekonomisini liberalleştirmeyi hedefleyen ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında önemli rol oynayan Özal, o dönemde gösterdiği etkinlik nedeniyle "sandalyesiz bakan" sıfatını almıştı.

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER