© Müzakerat 2017 - 2021

TBMM Başkanı Şentop, İSİPAB 16. Konferansı Birinci Oturumu’nda konuştu:

”Son 7 yıldır dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olarak bugün 5 milyondan fazla yabancıyı misafir ediyoruz. Son 10 yılda ülkemizde doğan Suriyeli sayısı 700 bini geçmiştir. Suriye krizinin oluşturduğu yükü Türkiye, Ürdün, Lübnan, Irak gibi birkaç ülke tek başına üstlenmektedir. Ülkelerimizin çabalarıyla aslında insanlığın onuru kurtarılmıştır” ”Göç konusunda sorumluluk almayan ülkelerin insanlık ve vicdan krizi, en az göç sebebiyle yaşanan insani kriz kadar büyüktür. Esasen uluslararası toplum, insanların göç etmelerini engelleyecek, kendi ülkelerinde yaşayabilmeleri için gerekli asgari şartları sağlayacak politika ve uygulamaları hayata geçirmelidir” ”Küresel düzeydeki krizlerde, özellikle Suriye ve Afgan halkı yalnız bırakılmış ve uluslararası toplum tarafından mülteci yükünü üstlenen ülkelerle gerekli adil külfet ve sorumluluk paylaşımı yapılmamıştır. Hala Suriye ve Afganistan’da hayatta kalma mücadelesi veren milyonlarca insan mevcuttur. Bu halkların karşı karşıya kaldığı derin yaraların ve sınamaların tek başına birkaç ülkenin çabalarıyla çözülmesi mümkün değildir. Küresel düzeydeki insani krize, küresel düzeyde çözümler üretilmesi gerekir”

İSTANBUL (AA) TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Türkiye'nin, son 7 yıldır dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olarak bugün 5 milyondan fazla yabancıyı misafir ettiğini belirterek, ''Suriye krizinin oluşturduğu yükü Türkiye, Ürdün, Lübnan, Irak gibi birkaç ülke tek başına üstlenmektedir. Ülkelerimizin çabalarıyla aslında insanlığın onuru kurtarılmıştır" dedi.

Şentop, İstanbul Kongre Merkezi'nde, "Paylaşım, Vicdan ve İslam: Filistin, Göç ve Afganistan" temasıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği (İSİPAB) 16'ncı Konferansı Birinci Oturumu'na katıldı.

Oturumda konuşan Şentop, İslam dünyasının parlamenterlerini bir araya getiren İSİPAB'ın dönem başkanlığını devralmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.

Şentop, Türkiye'nin dönem başkanlığı süresince İslam coğrafyasının ve bütün insanlığın huzuruna, güvenliğine, refahına faydalı olacak önemli çalışmalar yapma gayreti içerisinde olacaklarını belirtti.

İslam aleminin zaman zaman bölünmüşlüklerle, savaşlarla, kıtlıkla, yoksullukla mücadele etmek durumunda kaldığına vurgu yapan Şentop, "Eminim ki hiçbirimiz bunların yaşanmasını arzu etmiyoruz. Din kardeşlerimizin Filistin'de, Afganistan'da, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Libya'da, Rohingya'da ve daha birçok yerde dökülen kanlarından dolayı hepimiz elem duyuyoruz." dedi.

Şentop, İslam aleminin 1,5 milyardan fazla insanın gücünü arkasına alarak beşeriyetin kalbinde yüzyıllarca sürecek bir hareketin tohumlarını yeşertebileceğini aktararak, farklılıkları bir tarafa bırakarak milyonlarca mazlumun elinden tutulabileceğine dikkati çekti.

Müslümanları bir araya getiren değerler ve hususların, ihtilafa sebep olabilecek konulardan kat kat fazla olduğunu dile getiren Şentop, birlik ve beraberliğin sebepleri karşısında ihtilaf sebeplerinin neredeyse yok mesafesinde olduğunu kaydetti.

Şentop, toplantının başlığını oluşturan "paylaşım, vicdan ve İslam" konularına değinerek, Filistin sorununun kapsamlı ve adil barış içinde çözümünün, işgalin sona erdirilmesinden, 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan, barış ve güvenlik içinde yaşayan bağımsız ve egemen Filistin devletinden geçtiğini ifade etti.

Orta Doğu'da barış, huzur ve güven ortamının kalıcı olması için bu durumun ön şart olduğunu dile getiren Şentop, "İsrail'in işgal altındaki topraklarda yasa dışı yerleşim ve zorunlu tahliye gibi uygulamalarının, Kudüs'ün statüsünü aşındırmayı hedefleyen girişimlerinin sona erdirilmesine yönelik çabalarda birlik ve dayanışma içerisinde hareket edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Şentop, dünya genelinde 2 milyara yakın Müslümanın birlik içerisinde olamamasının İsrail'in politikalarını daha cesur uygulamasına sebep olduğunu anlatarak, üç semavi dinin kutsal mekanlarının bir arada yer aldığı, ilk kıbleyi barındıran "peygamberler şehri" Kudüs'ün tarihi ve hukuki statüsünün muhafazasının sadece Müslümanlar için değil, bütün dünya için görev olduğunu vurguladı.

İSİPAB camiasının İsrail'in hukuk dışı uygulamasına son vermesi ve Filistin meselesinin uluslararası toplumun gündeminde tutulmasına yönelik çabaları artırarak sürdürmesi gerektiğini belirten Şentop, Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması için daha fazla gayret gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

"Afganistan'da barış ve istikrarın tesisi önceliğimiz olmalı"

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak Afgan halkının barış, istikrar ve refah içerisinde yaşamasını teminen her alanda Afganistan'la dayanışma içerisinde olunması gerektiğinin altını çizen Şentop, "Afganistan'da barış ve istikrarın tesisi önceliğimiz olmalı ve bu konuda iş birliği içerisinde çalışmalıyız. Uluslararası toplumun Afganistan'da sağlık, eğitim gibi kritik sektörler dahil, temel devlet yapılarının ayakta tutulması yönündeki çabalarını destekliyoruz. Ancak uluslararası toplum tarafından sağlanan ilerlemeler henüz çok kırılgan durumda. Afganistan'da barış ve istikrar sürdürülebilir temellere kavuşturulana kadar bölge ülkelerinin ve uluslararası toplumun desteğinin devam etmesinin zaruri olduğuna inanıyoruz. Ülkede orta ve uzun vadede istikrar, kapsayıcı bir yönetim kurulabilmesi ve yönetim kapasitesine bağlı olacaktır. Bununla birlikte kalıcı barış ve istikrar ancak Afganlar arasında sağlanacak ve bölge ülkeleriyle uluslararası toplumun destekleyeceği bir uzlaşıyla temin edilebilir." diye konuştu.

Afganistan'da insani durumun gerçekten çok kaygı verici olduğunu belirten Şentop, ülkenin yüzde 80'inin şiddetli ve ciddi kuraklıkla mücadele ettiğini, nüfusun sadece yüzde 5'inin yeterince yiyecek bulduğunu, akut açlıkla karşı karşıya kalanların sayısının 23 milyon ile rekor seviyeye ulaştığının tahmin edildiğini aktardı.

Şentop, 1 milyon çocuğun açlıktan ve soğuktan ölüm riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Dolayısıyla İslam ülkeleri olarak bizlerin Afganistan'a destek olma konusunda en ön sıralarda yer almamız gerektiğini ifade etmek isterim. Asya'nın kalbinde yer alan bu stratejik ülkede istikrarsızlığın yayılması kimsenin çıkarına hizmet etmeyecektir. Terörizm, aşırılıkçı akımlar ve düzensiz göçle mücadele için istikrarın sağlanması öncelikli olmalıdır. Unutulmamalıdır ki Afganistan'da güvenlik ve istikrar, bölgesel ve küresel barış ve refah için vazgeçilmez bir unsurdur. Bu doğrultudaki çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kuzey Afrika ülkeleri ile halklar arasındaki ortak tarihe dayanan güçlü bağların kuvvetlendirilmesi ve bölgenin istikrarlı hale gelmesinin her daim öncelikleri arasında bulunduğunu anlatan Şentop, şunları kaydetti:

"Libya da Afganistan gibi bölgenin istikrarı ve uluslararası barış için hayati öneme sahip bir ülke olup, Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika'nın Akdeniz'e açılan kapısıdır. Bu noktada İSİPAB ülkeleri olarak Libya'da gerçekleştirilecek seçimlerin Libya'nın barış ve istikrarına, birlik ve bütünlüğüne katkı sağlaması için elimizden geleni yapmalıyız. Bu çerçevede, seçimlere ilişkin hukuki zeminin ve kararların mümkün olan en kapsayıcı şekilde ele alınmasının önemli bir husus olduğunu da hatırlatmak isteriz."

"Son 9 yıldır yerinden edilen kişi sayısı 82 milyonu geçmiştir"

Mustafa Şentop, toplantının bir diğer konusunu teşkil eden göç olgusunun, uluslararası toplumun el birliğiyle ele alması gereken öncelikli meselelerin başında geldiğini ifade etti.

Dünyanın, 2. Dünya Savaşı'ndan beri yaşanan en büyük insan hareketliliğiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Şentop, şöyle konuştu:

"Son 9 yıldır yerinden edilen kişi sayısı 82 milyonu geçmiştir. Mevcut durum, küresel düzeyde bir kriz olduğunu ve bunu görmezden gelemeyeceğimizi ortaya koyuyor. Gerekli tedbirler zamanlıca alınmadığı takdirde düzensiz göç konusu ve mülteci krizi dünyanın gündeminde yer almaya devam edecektir. Küresel düzeydeki krizlerde, özellikle Suriye ve Afgan halkı yalnız bırakılmış ve uluslararası toplum tarafından mülteci yükünü üstlenen ülkelerle gerekli adil külfet ve sorumluluk paylaşımı yapılmamıştır. Hala Suriye ve Afganistan'da hayatta kalma mücadelesi veren milyonlarca insan mevcuttur. Bu halkların karşı karşıya kaldığı derin yaraların ve sınamaların tek başına birkaç ülkenin çabalarıyla çözülmesi mümkün değildir. Küresel düzeydeki insani krize, küresel düzeyde çözümler üretilmesi gerekir. Son 7 yıldır dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olarak bugün 5 milyondan fazla yabancıyı misafir ediyoruz. Son 10 yılda ülkemizde doğan Suriyeli sayısı 700 bini geçmiştir. Suriye krizinin oluşturduğu yükü Türkiye, Ürdün, Lübnan, Irak gibi birkaç ülke tek başına üstlenmektedir. Ülkelerimizin çabalarıyla aslında insanlığın onuru kurtarılmıştır. Göç konusunda sorumluluk almayan ülkelerin insanlık ve vicdan krizi, en az göç sebebiyle yaşanan insani kriz kadar büyüktür. Esasen uluslararası toplum, insanların göç etmelerini engelleyecek, kendi ülkelerinde yaşayabilmeleri için gerekli asgari şartları sağlayacak politika ve uygulamaları hayata geçirmelidir."

Türkiye ve TBMM olarak, dönem başkanlıkları boyunca bütün bu sorunların ve soruların cevabını bulmak, sorunların çözümüne destek olmak, kurumları canlandırmak, üye ülkelerin de destekleriyle verimli bir istişare ortamı oluşturmak için gayret edeceklerini anlatan Şentop, birleştirici olmaya çalışacaklarını, aralarındaki muhabbeti artırmak için bütün güçlerini ortaya koyacaklarını söyledi.

Şentop, İslam ülkelerinin güvenlik ve istikrarına, halkların barış ve refahına katkı sağlamak için, gerek insani ihtiyaçların karşılanması gerekse aralarında ihtilaf bulunanların barıştırılması hususlarında İSİPAB olarak öne çıkmaları, yapıcı ve yol gösterici tutum benimsemeleri gerektiğini sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından oturuma başkanlık eden Şentop, Afrika ve Arap gruplarında bulunan delegasyon başkanları arasından birer başkan yardımcısı, ayrıca parlamenterler arasından bir raportör seçileceğini aktardı.

Geçilen oylamada, Konferans Başkan Yardımcılığına Afrika grubundan Nijer, Arap grubundan Kuveyt seçilirken, Konferans Raportörlüğüne de İSİPAB Türk Grubu Başkanı Orhan Atalay getirildi.

İcra Komitesi'nin tavsiyesi üzerine Genel Komite tarafından hazırlanan gündem ve çalışma programı ile İSİPAB Genel Sekreteri'nin faaliyet raporu da oylama ile kabul edildi. Heyet, Parlamenterlerarası Kudüs Platformu'nun İSİPAB'a gözlemci statüsü başvurusunu da onayladı.

Bu arada, yapılan oylama neticesinde İSİPAB Genel Sekreteri ve Genel Sekreter Yardımcısı'nın görev süresi 2022 Ağustos ayından itibaren 4 yıl daha uzatıldı.

Daha sonra, parlamento başkanları, başkanvekilleri ve delegasyon başkanlarının konuşmalarını yapacakları genel müzakereye geçildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER