© Müzakerat 2017 - 2021

Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdiyi şehit eden sanık yargılanıyor

Verdiyi makamında silahla şehit eden, Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile koruma memuru Yiğit Can Köksalı yaralayan trafik polisinin yargılanmasına başlandı Sanığın akıl sağlığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevkine karar verildi

RİZE (AA) Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'yi makamında silahla şehit eden, Personel Şube Müdürü Ercan Polat ile koruma memuru Yiğit Can Köksal'ı yaralayan trafik polisinin yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.

Rize Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya "tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme ve iki kişiyi öldürmeye teşebbüs" suçlamasıyla tutuklu yargılanan trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, saldırıda yaralanan müşteki Yiğit Can Köksal, şehit emniyet müdürünün kardeşi Ertunç Verdi ile avukatlar katıldı.

Duruşma, kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasıyla başladı.

Sanık Sarıcaoğlu, savunmasında yaklaşık 3 yıldır yaşadığı tayin sorunu nedeniyle psikolojisinin iyi olmadığını, 3 emniyet müdürü değiştirdiği dönemde birçok kişinin tayin edilmesine rağmen kendisinin tayin edilmediğini öne sürdü.

Tayin taleplerinin dönemin personel müdürü Ercan Polat tarafından "Makama sundum, kabul edilmedi." denilerek geri çevrildiğini savunan sanık Sarıcaoğlu, "Artık işe odaklanamaz oldum. Takıntı olmaya başladı. Olaydan önceki pazar gecesi 03.00'te kalktım. Kendi kendime mesajlar attım. İş yerine gidince bilgisayarda araştırmalar yaptım. Pazartesi tayinim çıkacak gibi iş yerindeki şahsi eşyamı topladım. Tayin yönetmeliklerini internette araştırdım." diye konuştu.

Sarıcaoğlu, Ercan Polat'ın Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile kendisini görüştürmek istemediğini düşünerek sinirlerinin bozulduğunu ileri sürerek, "Olay günü de makamda personel gülerek bana bakınca 'Benimle ilgili bir şeyler bilip gülüyor' diye düşündüm. Herkes mutlu, sadece kendimi mutsuz sanıyordum." ifadelerini kullandı.

Emniyet müdürünün odasına girdiğinde Verdi'nin misafir koltuğunda, Polat'ın ise karşısında oturduğunu belirten sanık, olay anını şöyle anlattı:

"Ben de oturdum. Hesap sorar gibi konuştu. Ben de haklarında suç duyurusunda bulunacağımı duydukları için böyle konuştuğunu düşündüm. Tayin dilekçemin içeriğini anlattım. 'Derepazarı'nda çalışıyorsun. Daha ne istiyorsun?' dediğinde ben de 'Burayı kimse istemiyor.' dedim. Ercan müdüre sertçe baktı. 'İstenmeyecek yer varsa İkizdere. Ben de 30 sene bu meslekteyim. Tecrübelerim var. Gündüz okuyanlar gece ne yapar?' diye sorunca, 'Ne yani yatar mı demek istiyorsun? Beni zorlamaz. Böyle okuyup çocuk bakanlar var.' dedim. Bunun üzerine Ercan müdüre dönerek, 'Bu arkadaşa bir iyilik yapalım. Yeni tayin olacaklardan birini ver. Bunu da geceye ver.' deyince, 'Böyle bir durum yok. Ben sadece gitmek istiyorum', sertçe, 'Bir haftada tayini çıkanlar var.' dedim. İsim söylememi isteyince verdim."

"Silahı kimden aldığımı hatırlamıyorum"

Şehit emniyet müdürünün Ercan müdüre sertçe baktıktan sonra kendisinden dışarı çıkmasını istediğini ve "Sabahtan beri hakkınızı savunuyoruz." dediğini hatırladığını savunan Sarıcaoğlu, şöyle devam etti:

"Bir anda geri döndüm. Ne hakkımı savunuyorsunuz? Benim haklarım ne olacak? Şans verseydiniz.' diye bağırdıktan sonra Ercan müdüre doğru 'Kendimizin hakkını savunamazsak vatandaşların hakkını nasıl savunacağız?' diye bağırdım. Bunun üzerine müdür bey, 'Salak mısın? Çık dışarı. Ne yaparsan yap. İstersen il dışına tayin iste.' deyince bir şeyler oldu. Silahı kimden aldığımı hatırlamıyorum. Kesilip gelen görüntü gibi. Elimdeki silahı hatırlıyorum. Ateş ettiğimi, görüntü gelip gidiyor. Şarjör takıp ateş ettiğimi, sonra teslim olduğumu hatırlıyorum."

Sanık Sarıcaoğlu, Mahkeme Başkanı Adem Yamaç'ın psikolojik tedavi görüp görmediği yönündeki sorusunu "Hayır" diyerek yanıtladı.

Yedek şarjörü kanun gereği taşıdığını, olayda mermisinin bitmesi nedeniyle şarjör değiştirdiğini anlatan Sarıcaoğlu, daha önce tehdit aldığı için tabancanın namlusunda mermi bulunduğunu savundu.

Olaydan önce telefonuyla kendi numarasına gönderdiği "Adaletle hükmetmeyenin cezası nedir? Oyunu açık oynamayı ve sonuna kadar kararımı teyit ediyorum. İki kulvarda mücadeleye çıkacağız. Hukuk ve zorbalık. Şeri hükümde adaletsiz davranmanın hükmü nedir?" şeklindeki mesajları mahkeme başkanının hatırlatması üzerine sanık Sarıcaoğlu, Ercan Polat'ı kastettiğini savundu.

Sarıcaoğlu, amacının hukuki yönden mücadele ve ayrıca Ercan Polat'ın da görev yerinin değiştirilmesi için uğraşmak olduğunu, Polat'a yanlışlarını söylemek için bilgisayarda araştırma yaptığını öne sürdü.

"Canlı yayın yapıyorum"

Müşteki Yiğit Can Köksal ise olay günü şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin şoförlüğünü yaptığını söyledi.

"Bize personelin müdür beyi ziyaret edeceği söylenmemişti." diyen Köksal, şunları dile getirdi:

"Ben yere düşme sesi duyunca makam salonuna girdim. O sırada Ercan müdür, 'Vuruldum.' diyerek yere düştü. Uğur Cantürk, 'Müdür beyi vurdular. Vurun onu.' diye bağırdı. Elinde silahla makamdan çıktı. Beni omuzumdan itti. Aynı anda ateş ettik. Ben bir el ateş ederken bana doğru üç el ateş etti."

Vurulduğunu anladıktan sonra yardım istediğini ifade eden Köksal, "Şahıs elindeki silahla makamdan yeniden çıktı. Bir el daha ateş ettim. Elinde telefon vardı. 'Beni vurma, canlı yayın yapıyorum.' dedikten sonra elindeki silahı bırakıp çıktı. O sırada birilerinin geldiğini gördüm. Sonrasında hastaneye tedaviye gittiğimizi hatırlıyorum." şeklinde konuştu.

Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin kardeşi Ertunç Verdi de davaya katılmak istediğini ve şikayetçi olduğunu beyan etti.

Sanık avukatı Mehmet Şentürk, müvekkilinin makamdan çıkışının robot gibi olduğunu ve özel kaleme teslim ettiği tabancasını almadan yürüdüğü anda başkaları tarafından uyarılması üzerine silahını aldığını, bunun da sanığın ruh halinin normal olmadığını gösterdiğini iddia etti.

Mahkeme Başkanı Yamaç, sanık, müşteki ve avukatların dinlenmesinin ardından tanıkların ifadelerini aldı.

Tanıklardan o dönem özel kalem amiri olan emekli polis Uğur Cantürk, sanığın saldırıyı gerçekleştirmeden önce makama girmeden teslim ettiği silahını birkaç adım attıktan sonra geri dönerek aldığını, kimsenin kendisine hatırlatma yapmadığını, silahını şehit emniyet müdürü Altuğ Verdi'nin kafasına dayadığını gördüğünü anlattı.

Sanık, "Böyle bir şeyin yaşanmasını istemezdim." dedi.

Sanık avukatı Mehmet Şentürk, müvekkilinin yaşanan olaylardan etkilenmiş olabileceği gerekçesiyle akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, gelmeyen tanıkların zorla getirilmesine, sanığın akıl sağlığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine hükmederek, tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Duruşma ertelendi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER