© Müzakerat 2017 - 2021

Mustafa Akkad’ın hayatı ve ”Çağrı” filmini çekerken yaşadıkları belgesel olacak

Yapımcı Malek Akkad: ”Babamın neler yaşadığını anlatan bir belgesel hazırlıyorum. Çağrı gerçekten sinema tarihidir. Yapımcı olarak çalıştığım için o filmi çekmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bu yüzden ’hayır’ demeyen bir adamın bütün hikayelerini anlatmak istiyorum” ”Türkiye’de film çekmek isterim. Hollywood’da birlikte çalıştığım bazı arkadaşlarım var, şimdi burada film çekiyorlar. Bu heyecan verici, umarım gerçekten Türkiye bunu teşvik eder ve burada daha fazla uluslararası film çekilir”

İSTANBUL (AA) AHMET ESAD ŞANİ FATİH TÜRKYILMAZ Suriye asıllı ABD'li yönetmen Mustafa Akkad'ın oğlu yapımcı Malek Akkad, "Babam, bütün ömrünü aşk, barış ve anlayış için harcadı ve bu muhteşem bir şey. Eğer insanların sadece yüzde 10'u onun yaptığını yapsaydı, bence bir sorunumuz kalmazdı. Yani yaptığı şey çok önemliydi ve ondan dersler almaya çalışıyorum." dedi.

Babasının mirası olarak gördüğü filmlerin 4K kalitesinde restore edilmesine öncülük eden 53 yaşındaki yapımcı, Mustafa Akkad'ın imza attığı filmleri çekerken yaşadığı zorlukları, yarım kalan hayal ve projelerini AA muhabirine anlattı.

Küçük yaşlarından itibaren film yapım sektöründe çalışan ve sinema eğitimi alan Akkad, kariyerine reklam, müzik videoları ve düşük bütçeli filmlerle başladığını belirterek, "Bunlardan sonra babam, usta yönetmen Mustafa Akkad ile çalışmaya başladım ve onun yanında çalışmak bir film okulu gibiydi. Bana gerçekten çok şey öğretti." diye konuştu.

Babasından sadece sinemayla ilgili değil, hayat mücadelesiyle ilgili de çok şey öğrendiğini dile getiren Akkad, bunun hiçbir film okulunda elde edilemeyecek bir deneyim olduğunu ifade etti.

"Onun filmlerini canlı tutmayı bir sorumluluk, bir onur olarak görüyorum"

Akkad, sinema çalışmalarında son olarak "Halloween Ends" ve öncesinde pek çok Hollywood filminin yapımcılığını üstlendiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Aynı zamanda, babamın filmleriyle de ilgileniyorum. Çünkü bu filmler çok önemli. Onun filmlerini canlı tutmayı bir sorumluluk, bir onur olarak görüyorum. Babamın filmlerini herkes sevdiği için çok da fazla bir şey yapmama gerek kalmıyor. Sadece onların daha iyi görünmelerini sağlamaya çalışıyorum. İstanbul'a gelme sebebim de aslında restore edilen 'Çağrı' filminin ne kadar güzel göründüğünü göstermek. 1970'li yıllarda ilk çıktığı zamandan bile daha iyi olduğunu düşünüyorum. Harika görünüyor ve umarım insanlar büyük ekranda keyifle izlerler. Çünkü bu tür filmlerin büyük ekranda izlenmesi gerekir."

Çocukluğunda babası Mustafa Akkad ile çokça seyahat ettiğini ve film setlerinde onu izlediğini söyleyen Malek Akkad, "Çöl Aslanı Ömer Muhtar" filminin çekimleri için gittikleri Libya'da da babasıyla sinema sevgisini paylaştığını anlattı.

Akkad, babasının güçlü ve aynı zamanda katı bir adam olduğunu aktararak, "Bazen babaoğul gibi bazen de daha farklı anlarımız oldu. Geriye dönüp bakıyorum ve diyorum ki, o her zaman haklıydı. Bu yüzden ilginçti, heyecan vericiydi ve daha sonra birlikte çalışmaya başladığımızda gerçekten şaşırtıcıydı. Çünkü bir baba ve oğuldan daha fazlasıydık, iş arkadaşıydık. En güzel anılarım birlikte çalıştığımız zamanlardı." dedi.

"'Hayır' demeyen bir adamın bütün hikayelerini anlatmak istiyorum"

Babasının hayatını konu alan bir belgesel hazırlığı içerisinde olduklarını da ifade eden Akkad, filmde Mustafa Akkad'ın 1950'li yıllarda Halep'ten Hollywood'a uzanan zorlu yolculuğunun ve inanılmaz hikayelerinin izleyiciyle buluşacağını söyledi.

Akkad, dedesinin ABD'ye giderken babasına verdiği Kur'anı Kerim'in şu an kendisinde bulunduğunu ve bu kitabı sahip olduğu en değerli şey olarak gördüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:

"Hikayeler beni gerçekten çok etkiledi ve bu nedenle babamın neler yaşadığını anlatan bir belgesel hazırlıyorum. 'Çağrı' filmi gerçekten bir sinema tarihidir. Yapımcı olarak çalıştığım için o filmi çekmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bu yüzden 'hayır' demeyen bir adamın bütün hikayelerini anlatmak istiyorum. Herkes ona 'hayır yapamazsın' diyordu ama o kabul etmedi. Filmi tamamladı ve İslam dünyasındaki en önemli filmlerden biri oldu."

Babasının hayata geçirmek istediği birçok proje ve kaleme almaya başladığı senaryoların yanı sıra her zaman da "sırada ne var?" diye sorduğunu belirten Akkad, bu projeler arasında İstanbul'un Fethi, Kudüs ve Endülüs'le ilgili yapımların yer aldığını söyledi.

Malek Akkad, bu projelerin her birinin devasa bir film olabileceği yorumunu yaparak, şöyle konuştu:

"Gerçekten sadece bir Mustafa Akkad vardı, şimdi ise aynı şeyi yapmak için 100 film yapımcısına ihtiyacımız var. Tabii ki bu filmlerin çekildiğini görmek hoşuma gider ama onun yaşadığı finansman ve destek gibi sorunları ben de yaşıyorum. Hükümetlerin ve finansörlerin daha fazla destek vermesini diliyorum. Çünkü sinema halkın dili. Bu film (Çağrı) bugün 45 yaşında ve hala harika, belki 100 yıl sonra da öyle olacak. Bu yüzden bu filmlerinin çekildiğini görmek hoşuma gider, şu anda yapmaya çalıştığım kişisel projem 'Endülüs'. Ancak aynı zorluklar var, destek bulmak gibi."

"İslam dünyasının kendi hikayelerini anlatması gerek"

Babaannesinin Türk olduğunu ve kuzenlerinin Türkiye'de, bazı akrabalarının da Suriye'de yaşadığını anlatan Akkad, Türkiye'ye her geldiğinde kendini çok mutlu hissettiğini ve burada olmaktan onur duyduğunu ifade etti.

Akkad, dünyadaki İslam algısına ilişkin, İslam dünyasının Mustafa Akkad gibi kendi hikayelerini anlatması gerektiğinin altını çizdi.

Babasının aynı zamanda çok zeki olduğunu, 'Çağrı' filminde Arap dünyası için Arapça versiyonda, bütün dünya için ise uluslararası versiyonda mesajlar verdiğini dile getiren usta yapımcı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugün dünyanın bu bölgesinde çok fazla İngilizce film çekilmiyor. Bir Türk filmi, bir Suriye filmi izlemek istiyorum. Batı'da da buna ihtiyacımız var. Hollywood bu hikayeleri yapmayacak, yaparsa da kendisine göre değiştirecek. Yani dürüst olmak gerekirse Mısır, Suriye, ve Ürdün gibi ülkelerde bir çok genç film yapımcısı var, bu beni umutlandırıyor ve heyecanlandırıyor. Bu genç sinemacıların çoğunu tanıyorum ve tanıdığım bu genç sinemacıların çoğunun Mustafa Akkad'dan etkilendiğine ya da ilham aldığına dair de umutlarım var."

"Çağrı" filminin oyunculuk, müzik, kamera ve hikayesinin bugün dahi hala çok güzel olduğunu belirten Akkad, "En ufak bir sorun bile göremiyorum. 1970'lerden bazı filmler 1970'lere aittir ama bu film (Çağrı) zamansız. Yani aynı kaldı diyebilirim. Ne değişti? Gerçekten hiç bir şey değişmedi. Yani Mustafa Akkad, vizyon sahibi bir insandı, geleceği gördü. Daha fazla film yapmak ve kültürleri paylaşmak istediğini söylerdi. Ama ne yazık ki vefat ettikten sonra onun gibisini yapan yok." diye konuştu.

Akkad, "Çağrı" filminin çekimleri esnasında yaşanan pek çok engelleme ve zorluğa hatta ölüm tehditleri almasına rağmen babasının vazgeçmediğini, modern bir düşünceyle hakkını savunduğunu ve kimsenin onu durdurmasına izin vermediğini ifade ederek, belgeselde babasının yaptıklarının yanı sıra bütün bu hayallerine de yer verileceğini kaydetti.

"Türkiye'de film çekmek isterim"

Sosyal medyadan, küçük ekranlardan izlenen televizyon ve dijital platform filmlerinden hoşlanmadığını, sinemada dev ekranda film izlemenin ve sinema sanatının kendisi için çok daha fazla önem taşıdığını ifade eden Malek Akkad, Türkiye'deki film sektörüne ilişkin ise şunları söyledi:

"Arap dünyasının her yerinde Türk dizileri çok popüler, onları seviyorlar. Bir tanesini izliyordum ve adını hatırlayamıyorum, kalitesi, prodüksiyonu harikaydı. Arap dünyasının her yerinde Türk dizilerinin izlendiğini görünce şaşırdım, bu iyi bir şey. Türkiye'de film çekmek isterim. Hollywood'da birlikte çalıştığım bazı arkadaşlarım var, şimdi burada film çekiyorlar. Bu heyecan verici, umarım gerçekten Türkiye bunu teşvik eder ve burada daha fazla uluslararası film çekilir."

Türkiye'yi sevdiğini, burada daha çok vakit geçirmek istediğini anlatan Akkad, "Çağrı" filmiyle babasının mesajını Türk halkına yeniden sunuyor olmaktan dolayı da gurur duyduğunu ifade etti.

Babası ile kız kardeşinin 2005'te Ürdün'de düzenlenen bir saldırıda vefat ettikleri günün hayatındaki en kötü gün olduğunu da anlatan Akkad, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok ama çok zordu ve benim yaptığım şey, sadece çalışmak, çalışmak, çalışmak ve düşünmemek oldu. Fakat babam bu filmleri yaparak hayallerini gerçekleştirdiği için mutluyum. Evet daha fazlasını yapmak istedi, başka hayalleri de vardı. Kesinlikle 10 adamın hayatını yaşadı, 10 adamın yapacaklarını yaptı. Her çocuk ne yazık ki bir gün babasını kaybedeceğini bilir, hayat böyle. Benim için işin trajik yönü onunla birlikte ölen kız kardeşim Rima oldu. Bu daha da zordu. Çünkü çok yakındık, en iyi arkadaşımdı. Ne yazık ki, içinde yaşadığımız tehlikeli dünya bu. İsteyebileceğim şey de barış, sevgi ve anlayış. Bunlar dünyadaki tehlike ve şiddeti ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır. Mustafa Akkad, bütün ömrünü aşk, barış ve anlayış için harcadı ve bu muhteşem bir şey. Eğer insanların sadece yüzde 10'u onun yaptığını yapsaydı, bence bir sorunumuz kalmazdı. Yani yaptığı şey çok önemliydi ve ondan dersler almaya çalışıyorum."


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER