Kılıçdaroğlu Orduda STK temsilcileri ve muhtarlarla buluştu
GÜNDEMCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Özellikle geçmiş seçimlerde AK Partiye oy vermiş kardeşlerime seslenmek isterim. 17 yıl omuzunda taşıdın. 17 yıldır ne istediysen verdin. 17 yılda Allaha aşkına bu fındık sorunu çözülmez mi? Devleti devlet yapan nedir? Devleti güçlü kılan nedir? Üretmektir. Üretirseniz o devlet güçlüdür Bayrak sadece benim bayrağım değil, hepimizin bayrağı. Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. 82 milyon kişinin vatanı. O zaman bu güzel vatanı cennete döndürmek zorundayız. Beraber huzur içinde yaşamak durumundayız
ORDU (AA) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Özellikle geçmiş seçimlerde AK Parti'ye oy vermiş kardeşlerime seslenmek isterim. 17 yıl omuzunda taşıdın. 17 yıldır ne istediysen verdin. 17 yılda Allah'a aşkına bu fındık sorunu çözülmez mi?" dedi.
Çeşitli programlara katılmak üzere Ordu'ya gelen Kılıçdaroğlu, Boztepe'deki bir otelde STK temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Adıgüzel'in çalışkan birisi olduğunu ve doktorluğu döneminde toplumun her yerine dokunduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, herkesin oyuna talip olduklarını belirterek "Çünkü toplumu ötekileştirirseniz, toplumun bir kesimini dost, bir kesimini düşman olarak görürseniz bu doğru değil. Bugün geldiğimiz nokta maalesef bu. Ülkenin yarısı terörist, yarısı vatansever. Nasıl oluyor bu? Böyle bir şey yok. Bu ülkede kim bayrağını seviyorsa, vatanını seviyorsa, insanını seviyorsa benim başımın üstünde yeri vardır. Hangi partiye oy verirse versin. Sonuçta demokrasidir." diye konuştu.
Vatandaşları A partili, B partili ve C partili olarak ayırmanın doğru olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, herkesin aynı otobüste, aynı bayrağın altında olduğunu ifade etti. Bu seçimde muhtar, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve belediye başkanı seçileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sanki savaşa gidiyoruz. Herkesin bu bağlamda yeniden oturup düşünmesi lazım. Şu soru aklınıza gelebilir. Genel Başkan neden muhtarlarla, neden sivil toplum örgütlerinin saygıdeğer başkanlarıyla özel bir toplantı yapmak ister? Nedeni şu. Sizler toplumun kanaat önderisiniz. Kanaat önderi olmak kolay bir şey değildir. Her bir kanaat önderinin bu toplum için bir sorumluluğu vardır çünkü beraber huzur içerisinde yaşayacağız. Ayrıştırmak değil toplumu birleştirmek, topluma huzur eksenli bir hayat tarzı sunmak. Kavgayı değil barışı engel kılmak. Onun için Sivil Toplum Örgütleri'nin yöneticilerinin, meslek odaları ve muhtarların bu bağlamda sorumlukları var."
Vatandaşların en rahat ulaştığı kişinin, belediye başkanı, milletvekili ve bakandan ziyade muhtar olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, kapısı her zaman açık olanın muhtar olduğunu vurguladı.
Toplantıda esnaf odalarının başkanlarının da bulunduğunu anımsan Kılıçdaroğlu, "Esnaf. Kan kaybına uğrayan esnaf. Binlerce kişinin kepenk kapattığı esnaf." dedi.
"Esnaflık mesleği yok oluyor"
"Esnafın günahı nedir, esnaf niye kepenk kapatıyor?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Esnafın en büyük özelliği devlete yükü olmaz. Tam tersine vergi verir. Tam tersine bir kişiyi alır yanında çırak olarak yetiştirir. Onun da aynı mesleği sürdürmesini ister. Ama esnaflık mesleği yok oluyor. Kim yok ediyor? Büyük alışveriş merkezleri kurdular. Alışveriş merkezlerine karşı değiliz. Ama bu ülkede yaşayan esnaf da var. Bu esnafının da evine ekmek götürmesi lazım. Bu esnafının da siftah yapması lazım." değerlendirmesini yaptı.
Diğer ülkelerden örnekler veren Kılıçdaroğlu, "O ülkelerde esnaf da var, büyük alışveriş merkezleri de var. Ama oralarda büyük alışveriş merkezleri haftanın bir günü tümüyle kapalıdır. O gün vatandaşlar gider esnaftan alışveriş yaparlar. Bizde ise günün 24 saati, her gün açık. Vatandaş esnafa gitmiyor, alışveriş yapmıyor." dedi.
Esnafın siyasal iktidara karşı artık daha uyanık olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Bu seçimin bir özelliği var. Düşünerek sandığa gideceksiniz. Elimizi vicdanımıza koyarak sandığa gideceğiz." şeklinde konuştu.
Bir siyasal partinin 17 yıldır iktidarda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Özellikle geçmiş seçimlerde AK Parti'ye oy vermiş kardeşlerime seslenmek isterim. 17 yıl omuzunda taşıdın. 17 yıldır ne istediysen verdin. 17 yılda Allah'a aşkına bu fındık sorunu çözülmez mi? Bir yılda çözülecek olaydır, altı ayda çözülecek olaydır. 17 yıldır niye çözmüyorlar? Yakında fındık ithal ederlerse hiç şaşmayın." görüşünü dile getirdi.
"Fındık sorunu ben bildim bileli var, bir türlü çözülmüyor"
"Aklınıza gelir miydi hiç saman ithal etmek?" diye soran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Akılınıza hiç gelir miydi nohut, mercimek ithal etmek? Aklınıza gelir miydi bu memleket bir gün soğan ithal edecek, 200 bin ton sıfır gümrüksüz patates ithal edecek? Bademin yüzde 96'sı ithal ediliyor. Bir devlet planlama ile yönetilir. Devlet liyakat ve adaletle yönetilir. Fındık sorunu ben bildim bileli var, bir türlü çözülmüyor. Çözmüyorlar. Fındık üreticileri de sorununu çözmeyen iktidara sahip çıkıyor. Ağustos ayında fındığı topluyorsunuz, ağustosun sonunda eylülde de satıyorsunuz. Ekimin de sonunda fındık fiyatları açıklanıyor. Zaten vatandaş fındığını sattı. Düşünerek sandığa gitme zamanı."
İnsanların 17 yılın sonunda soğan ve patates kuyruğuna girdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Kusura bakmayın da sizin de aklınızla alay ediyorlar. Adına varlık kuyruğu diyorlar. Ne var bunda? Varlık kuyruğu olsa o kuyruğun en başında sen olurdun. Aslında Türkiye cennet gibi bir ülke. Türkiye'de her şey var. Türkiye'de olmayan devlet aklı. Bir kişinin aklı var. Liyakat yok Türkiye'de." diye konuştu.
"17 yılın sonunda geldiğimiz nokta nedir? Fabrikaları sattık. Her şeyi ithal eder noktaya geldik" ifadelerine yer ver Kılıçdaroğlu, "Vatandaştan 2 trilyon doların üzerinde vergi aldılar. Hiçbir Cumhuriyet hükümeti bu kadar para toplamadı. 500 milyar dolara ulaştı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin borcu. Borç, fabrikalar satıldı 70 milyar dolar, 2 trilyon dolar vergi alındı, şimdi soğan kuyruğundayız hep beraber. Nereye gitti bu para?" dedi.
"Devleti güçlü kılan üretmektir"
Ülkücü ve milliyetçilere de seslenmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ne diyorlardı? 'Vatan, bayrak, ordu, devlet'. Hepsi tamam. Başımın üzerinde yeri var. Devleti devlet yapan nedir? Devleti güçlü kılan nedir? Üretmektir. Üretirseniz o devlet güçlüdür. Japonya niye büyük bir devlet? Dünyanın her tarafına gelişmiş ürün ihraç ediyor. Güney Kore? Güney Kore'den önce bizim otomobilimiz vardı. Biliyor musunuz? Anadol marka. Bugün Güney Kore'nin dünya çapında 45 tane markası var, bizim bir markamız bile yok. 'Otomobil üreteceğiz.' diyorlar. Nerede kaldı bu? Hani oturdular, büyük gösteriler yaptılar, iş adamları bir araya geldi. Bakanlar, başbakanlar, Cumhurbaşkanları bir araya geldi. 'Otomobil üretiyoruz.' dediler. Nerede? Milleti kandırmak için. Türkiye otomobil üretir. Otomobil üretmek artık sıradan bir olay. Mesele nedir? Ürettiğin otomobili kime satacaksın?"
Kılıçdaroğlu, şimdi sıranın silah fabrikalarını satmaya geldiğini savunarak şunları kaydetti:
"Hepsini sattılar, bir şey kalmadı. Silah fabrikası. O fırtına obüslerinin yapıldığı fabrika. Bugün ki değeri 20 milyar dolar. Dünyada tank üreten 5 fabrikadan birisi. Yapılan bütün incelemelerde de en başarılı görülen fabrikalardan birisi. 'Bu fabrikayı Katar ordusuna neden peşkeş çekiyorsun?' dedim. Milliyetçi arkadaşlara ve ülkücü arkadaşlara da sesleniyorum. Bizi terörist olarak suçluyorlar. Her türlü suçlamayı yapıyorlar. Ama bu ülkenin silah fabrikalarını savunmak sadece bana mı kalacak? Niye diğerleri de savunmuyor? Şimdi ben sormak istiyorum. Vatansever ben miyim, sen misin kardeşim? Milliyetçi ben miyim, sen misin? Ülkücü ben miyim, sen misin? Ben bu ülkenin taşına toprağa kurban olurum. Ben bu ülke için her türlü fedakarlıkta bulunurum. O fabrikada imalatın nasıl yapıldığını kimse bilmez. Hiçbir yabancı devlet bilmez. Bir ülkenin silah fabrikası o ülkenin namusudur ve onurudur. Sen Suriyelilere 35 milyar dolar buluyorsun, 50 milyon dolar para yok. Niçin? Katar ordusuna veriyorum ben bunu. Bunun adı açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ihanettir. O sözleşmeyi iptal et. Vallahi billahi 50 milyon doları ben sana bulacağım. Katar sözleşmesini iptal et, 50 milyon doları bir hafta içerisinde bulmazsam ben siyaseti bırakacağım."
Kılıçdaroğlu, vatandaşlara sandığa elini vicdanına koyarak gitmeleri çağrısında bulunarak "Bayrak sadece benim bayrağım değil hepimizin bayrağı. Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. 82 milyon kişinin vatanı. O zaman bu güzel vatanı cennete döndürmek zorundayız. Beraber huzur içinde yaşamak durumundayız." dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 2019 yılında 21. yüzyılda planın olmadığını ileri sürdü. Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını da bildiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "O derdin çözülmesi için İYİ Parti ile birlikte kanun teklifi verdik. AK Partili ve MHP'li milletvekillerin oylarıyla reddedildi. Benim şimdi şimdi sizden isteğim, bir tane EYT'li gider de onlara oy verirse benim iki elim iki yakanızda olur. Bunu da gayet net ve açık söylüyorum." şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra şehit Jandarma Astsubay Çavuş Burçin Damcı'nın ailesini ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, 20 Mart'ta, Şırnak'ın Silopi ilçesi kırsalında gerçekleştirilen operasyonda el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Damcı'nın, Ordu'nun Altınordu ilçesindeki baba evine ziyarette bulundu. Basına kapalı gerçekleştirilen ziyarette Kılıçdaroğlu, Damcı ailesine taziyelerini iletti.
İlginizi Çekebilir
Zap'ta kilit kapandı
Terör örgütüne "pençe" darbesi Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir. En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve gayretiyle artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır" dedi.
İsrail'e hiçbir ürünün ihracatına izin vermiyoruz
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Filistin Ekonomi Bakanı’nın özellikle paylaştığı bilgiyi tavsiye ederim. 624 kodu İsrail’e ihracattır. 625 kodu da Filistin’e ihracattır. 624 kodlu hiçbir ürüne izin vermediğimizi söylemek isterim” dedi
Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunuyor
NATO Genel Sekreteri Rutte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklediğini dile getirerek, "Giderek öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye, İttifakımıza paha biçilmez katkılarda bulunarak güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor" dedi.
Türk Dünyası Şartı kabul edildi
Ortak tarih, ortak edebiyat, ortak kültür... Türk Dünyası, gücünü Türk Devletleri Teşkilatı ile artırıyor. Türk Devletlerinin liderleri kardeşlik bağlarını güçlendirmek ve dayanışma ruhunu sürdürmek için Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Peki Türk Dünyası Şartı nedir?