© Müzakerat 2017 - 2021

Jeopolitik Kuşatma

Rusya, 2000’li yılların başlarından itibaren planlanan “jeopolitik kuşatma” sayesinde küresel enerji ve gıda piyasasının kilidini kontrol eden bir aktör haline gelmiştir. Çünkü Rusya’nın son yirmi yılda nüfuzunu yaydığı tüm bu alanlar, Orta Doğu, Kafkasya ve Doğu Akdeniz gibi bölgelerin zengin hidrokarbon kaynaklarının ve Karadeniz tahılının küresel piyasalara ulaştırılmasında kritik önemdedir.

Dr. Necmettin Acar / Mardin Artuklu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

 

Temmuz ayı ortasında Rusya’nın “Tahıl Koridoru” anlaşmasından çekilmesiyle birlikte Ukrayna tahılının, Karadeniz’e alternatif güzergâhlardan olan Adriyatik Denizi’ne çıkarılması gündeme gelmeye başladı. Ancak Rusya’nın başta Odessa olmak üzere Ukrayna’nın tahıl ihracatına yönelik yeniden bir abluka oluşturmak için güç kullanımını arttırması, küresel gıda fiyatlarının bir yıl aradan sonra yeniden yükselmesine sebep oldu. Tahıl Koridoru’nun şimdilik iptal olmasının küresel gıda güvenliği açısından oluşturduğu risklere ilaveten yaklaşan kış sebebiyle enerji güvenliğine yönelik endişelerde de bir artış ortaya çıkmaya başladı.

İçinde bulunduğumuz dönem itibarıyla kritik enerji ve gıda rezervleri/ulaştırma güzergâhları üzerinde bir Rus kilidinden bahsedebiliriz. Bugünden geriye dönüp baktığımızda ise Putin Rusya’sının Ukrayna’ya yönelik askeri müdahaleyi uzun yıllar önce planladığını, bu müdahaleden kendi lehine politik bir sonuç elde etmek almak için de 2000’li yılların başlarından itibaren bir “jeopolitik kuşatma” planladığını söyleyebiliriz.

İMPARATORLUĞUN ÖNÜNDEKİ ENGEL

Sovyetler’in dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Ukrayna’nın 2000’li yılların başlarından itibaren AB ve NATO gibi Batılı kurumlara üyeliği gündeme gelmeye başladı. Ukrayna’nın, kurulması planlanan “Rus İmparatorluğu” için önemine işaret eden Rus jeopolitikçi Aleksandr Dugin, Ukrayna’nın bağımsızlığının ve egemenliğinin Rus jeopolitiği için son derece olumsuz bir durum olduğuna dikkat çekerek bunun Rusya ile Batı arasında askerî bir çatışmayı kolaylıkla teşvik edebileceğine yıllar önce işaret etmişti. Dolayısıyla Ukrayna’nın bağımsızlık sonrası Atlantik bloğuna doğru kayması Rus devlet elitlerinin son dönemde yaşadığı en önemli güvenlik kaygılarından birini ortaya çıkarmıştır.

Bu yüzden 2000’li yılların başlarından itibaren Putin liderliğinde yeniden toparlanmaya başlayan Rusya için en büyük jeopolitik hedef Ukrayna’yı yeniden Rusya eksenine çekmeye yönelik politikalar olmuştur. Putin, 2000’li yılların başlarından itibaren Gürcistan (Gül Devrimi, 2003), Ukrayna (Turuncu Devrim, 2004) ve Kırgızistan’da (Lale Devrimi, 2005) gerçekleşen “Renkli Devrimler”in, sayılan ülkelerdeki Rus nüfuzuna yönelik oluşturduğu tehditten önemli ölçüde rahatsız olmuştur. Başlangıçta renkli devrimleri tersine çevirmeye yönelik politikalar takip ederken askeri güç kullanmaktan imtina eden Rusya, nihayet 2008 yılından itibaren bölgedeki Rus çıkarlarına yönelik tehditleri dengelemek için askeri seçeneklere başvurmaya başlamıştır.

 

 

Yazının tamamına Yenisafak.com adresinden ulaşabilirsiniz....

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER