© Müzakerat 2017 - 2021

Göbeklitepe konferansta ele alındı

İSTANBUL (AA) Şanlıurfa'da yer alan ve bilinen en eski anıtsal tapınak olan Göbeklitepe, Yapı Kredi Kültür Sanat'ın mart ayı etkinlikleri kapsamında "Anadolu'da Yerleşikliğin Kökeni Son Avcılar ve Göbeklitepe" başlıklı konferansla ele alındı.

Taksim'deki Yapı Kredi Kültür Sanat'ın Loca'sında gerçekleştirilen konferansta, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Tarih Öncesi Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, konuşmacı olarak yer aldı.

Karul, slayt eşliğinde yaptığı konuşmada, neolitik dönemde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki ilk yerleşim yerlerinin özelliklerine ve Göbeklitepe'ye ilişkin bilgiler verdi.

Göbeklitepe, Nevali Çori ve Karahantepe'yi kamusal yapılar olarak adlandıran Karul, Göbeklitepe'de keşfedilen tasvirlere dair, "Göbeklitepe'deki tasvirlerin çoğu hayvanlardan oluşuyor ve o dönemde yaşayanların çevrelerinde gözlemledikleri hayvanları resmettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaldı ki bu tasvir edilen hayvanların tamamına da arkeolojik bulgular arasında karşılaşıyoruz. Bunlar çoğunlukla yılanlar, tilki, yaban domuzu, turnalar, akbabalar, eşekler, leopar, ceylan, örümcek ve akreplerdir. Karşılaştığımız betimlemelere baktığımızda ise özellikle heykellerde, koruyucu rollere sahip olduğu belirtilen saldırma pozisyonunda hayvanlar yer alıyor. Ayrıca karşılaşılan bütün hayvan figürlerinin erkek olduğunu görüyoruz. Yani cinsiyet ayırt ediliyor. Göbeklitepe'de şu ana kadar dişi bir hayvan figürü ile de karşılaşılmadı." diye konuştu.

Karul, Göbeklitepe'de ayrıca turna ve boğanın da betimlediğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Boğa, Anadolu'nun önemli figürlerinden birisidir. Göbeklitepe'de yabani, ürkütücü olarak tasvir edilen boğa, bugün kurban etmek, boğa güreşleri yapmak gibi birtakım ritüellerin belki de köklerinin devamı olabilir. Yani Anadolu'da ilk akla gelen hayvanlardan bir tanesinin boğa olduğunu ve kökeninin Göbeklitepe'ye kadar uzanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir diğer sıkça karşımıza çıkan hayvanlar, yılan ve tilkidir. Hepsinin tek başına bir anlamı olduğu düşündüğümüz gibi, bir araya getirildiğinde de bütün mitolojik hikayenin altını doldurduklarını hesaba katarak güçlü hikayeleri barındıran taşlar diyebiliriz. Resmedilen bir diğer hayvan da turnalardır. Turnalar, boğa örneğinde olduğu gibi bugün Alevi inancında halen yaşamaya devam eden ya da Japon tiyatrosunun ya da Mısır'daki Hermes Kültü'ndeki Tuna nehrini düşündüğümüzde hem dünyaya mal olmuş hem de Anadolu coğrafyasında kadim ve bugün de devam eden figürlerden biridir ve Göbeklitepe'de de ayrı bir yere konulabilir."

Yabani hayvanların evcilleştirmenin ilk örneklerinin de Anadolu'da gerçekleştirildiğinin altını çizen Karul, Neolitik dönemde insanların tarımla beraber tarihte ilk kez depolama yöntemi kullandıklarını da belirtti.

Karul, Fırat bölgesindeki yerleşim yerlerinde bulunan dikilitaşların insanları sembolize ettiğini düşündüklerinde, insanın yaşamın tam merkezine oturtulduğunu gördüklerini anlatarak, şunları kaydetti:

"Özellikle tapınakların merkezi içerisindeki dikilitaşa insan motifinin işlenmesi, insanın merkezde olduğunu gösteriyor. Yine kabartmalarda insanın 3 boyutlu olarak betimlendiğini görüyoruz. Bunun en iyi örneği Şanlıurfa'daki Balıklıgöl'ün yanında bir inşaat sırasında açığa çıkarılan bir insan boyutundaki heykeldir.

Sonuç olarak baktığımızda neolitik dönemin başında insan, hayvanlar aleminin bir parçasıyken zaman içerisinde onların üzerinde başka bir yere geliyor ve kendisi evrenin merkezine koymaya başlıyor. Bu sürecin ardından insanlar 2 bin yıl sonra tarım yapmaya başlayarak, hayvanları evcilleştiriyorlar ve bütün bu görkemli tapınakları olan, anıtsal heykelleri, dikilitaşları olan yaşam biçimi ve inancı ortadan kalkıyor. Bu dönemde yaşayan ve dünyanın farklı yerlerine göç etmiş insanlar birtakım ritüelleri yaşatmaya çalışıyor ama çekirdek bölgede tüm anıtsallık ortadan kalkıyor. Yerini tarım, hayvancılık yapan çiftçiler alıyor ve o yaşam bugüne kadar devam ediyor."


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER