© Müzakerat 2017 - 2021

Çinin Sincan politikaları protesto edildi

Çinin Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki insan hakları ihlalleri dünyanın çeşitli ülkelerinde protesto edildi IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün: Uygurlu çocukların ve memurların camilere gitmesi, evde de olsa namaz kılması yasak. Okullara yakın yerlerde cami açılamıyor. Memurların ramazan ayında oruç tutmaları dahi yasaklanmış durumda

KÖLN (AA) Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlalleri, dünyanın çeşitli ülkelerindeki Çin büyükelçilikleri ve konsoloslukları önünde okunan bildiriyle protesto edildi.

Genel merkezi Almanya'nın Köln kentinde olan İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) teşkilatının "Doğu Türkistan için direniş, insanlık için diriliş" sloganıyla organize ettiği gösterilerde, Çin'in insan hakları ihlalleri protesto edilerek "Uygur Türklerinin yanındayız" mesajı verildi.

IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Çin'in Düsseldorf Başkonsolosluğu önünde düzenlenen gösteriye katıldı.

Ergün, okuduğu bildiride, Sincan'daki insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, Müslüman Uygurların yaşadığı acılara, sözde eğitim kamplarına değindi ve dini özgürlüklerin kısıtlanmasını eleştirildi.

Ergün, "Uygurlu çocukların ve memurların camilere gitmesi, evde de olsa namaz kılması yasak. Okullara yakın yerlerde cami açılamıyor. Memurların ramazan ayında oruç tutmaları dahi yasaklanmış durumda." dedi.

“Eşleştir Aile Ol” veya “Kardeş Aile Projesi” denilen bir uygulamayla her Uygur ailesine bir veya birkaç Çin asıllı kişi yerleştirilerek, Uygur Türklerinin Çinlileştirilmesi hedeflendiğine işaret eden Ergün, şunları kaydetti:

"Bu uygulama ile aynı zamanda, Uygurlara Çin geleneklerine ve değerlerine göre yaşama şartı getirilmiştir. Burada mesela yemek yemeye besmele ile başlamak, kadınların başlarını örtmeleri, evde yabancı bir erkeğin bulunmasından rahatsız olmak, içki içmemek gibi Müslümanlara ait kültürel özellikler Çin değerlerine muhalefet olarak kabul edilmektedir. Bu sözde muhalefet suçlarını işleyen Uygurları ise hapis cezası beklemektedir. Zira Uygurların evlerine yerleştirilen Çinli eğitmenler, bu muhalefeti polise bildirmek zorundalar."

Zorunlu eğitim kamplarında Çin Komünist Partisi’nin ideolojisinin öğretildiğini ifade eden Ergün, İslam dininin aşağılandığını ve İslam dininin aşağılanmasını kabul etmeyen Uygurlara ise işkence edildiğini vurguladı.

Herhangi bir ihbar sonucunda gözaltına alınıp, kendisinden haber alınamayan binlerce Uygur bulunduğuna işaret eden Ergün, "Gözaltına alınanları takip eden yakınları da tutuklanabilmektedir. Avukat ya da savunma için başka bir hukuki güvence de bulunmamaktadır. Güvenlik birimleri işkenceyi sistematik bir şekilde uygulamaktadır. İdarenin haksız uygulamalarını toplu protesto eden her hareket isyan veya ayaklanma olarak adlandırılmaktadır. Bu protestolara katılanlar idam edilmektedir." dedi.

Uygurların yüz tanıma ve barkod sistemleri ile takip edilmesi sonucunda seyahat özgürlüklerinin de ellerinden alındığını kaydeden Ergün, "Dindarlığı ile tanınan, aleyhlerine ihbar yapılan kimseler çoğu zaman yargı önüne çıkmadan terörist, ajan, provokatör suçlamaları ile doğrudan infaz edilebilmektedir. Bu uygulamaların hepsi, insan haklarının sistematik bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir." diye konuştu.

Çin hükümetinden, Uygurların en temel haklarını korumasını talep ettiklerini belirten Ergün, taleplerini şöyle sıraladı:

"Din ve vicdan özgürlüğünü içeren tüm insan hakları garanti altına alınmalı. Din eğitimi ve ibadetlerin yerine getirilmesindeki engelleme ve kısıtlamalar kaldırılmalı. Memurların ve çocukların din özgürlüklerine saygı gösterilmeli. Toplu ve zorunlu eğitim kampları kapatılmalıdır. Zorunlu 'Kardeş Aile Projesi' ve bu projeyle birlikte yürütülen her şeyi paylaşma uygulaması iptal edilmeli. Yüz tanıma ve barkod sistemleri ile insanların takip edilmesi uygulamasına son verilmeli. Sincan’ın demografik yapısı zorunlu göç ve iskan ile bozulmamalı. Bölgede çıkarılan yer altı kaynaklarının gelirleri bölge halkının refahı için kullanılmalı."

Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerinin Çin hükümetine yaptırım uygulamasını beklediklerini ifade eden Ergün, Çin’in dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden birisi olması sebebiyle bu baskıcı ve insan haklarını ihlal eden politikalarına sessiz kalınmaması gerektiğini söyledi.

Yağmura rağmen yaklaşık 500 kişinin katıldığı Düsseldorf'daki gösteriye Uygur Türkleri de katılarak destek verdi.

Almanya'nın başkenti Berlin’de Çin Büyükelçiliği önünde düzenlenen ve yüzlerce kişinin katıldığı gösteride, Almanca, Türkçe ve İngilizce “Uyguların öldürülmesini durdurun”, "Doğu Türkistan’a özgürlük", "Zulmü durdurun" şeklinde dövizler taşındı.

Türk, "Doğu Türkistan" ve Alman bayraklarının taşındığı gösteride Kuranı Kerim okundu ve dualar edildi.

Gösteride okunan bildiride Çin yönetiminin Uygurlara yönelik baskılara son vermesi talep edildi.

Dünya Uygurlar Kurultayı Berlin Temsilcisi Gayuv Kurban'ın Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki durumu anlatan bir konuşma yaptığı gösteriye çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katıldı.

Almanya'nın Frankfurt kentindeki Çin Başkonsolosluğu önünde düzenlenen gösteriye yaklaşık 350 kişi katıldı.

Kuranı Kerim tilavetiyle başlayan protesto gösterisinde IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz ile RheinNeckerSaar Bölge Başkanı Şerif Aslan konuşma yaptı.

Frankfurt'daki gösteri basın bildirisinin okunmasıyla sona erdi.

Danimarka'daki gösteriye diğer Türk dernekleri destek verdi

Danimarka İslam Toplumu (DİT) tarafından, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın Hellerup semtinde bulunan Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği önünde organize edilen gösteriye, Danimarka’da faaliyet gösteren Türk derneklerinin temsilcilerinin yanı sıra yüzlerce kişi katıldı.

DİT Başkanı Mustafa İncikli, toplanan kalabalığa konuşma yaparken, basın bildirisi Danca ve Türkçe olarak okundu.

Sloganların atılmadığı gösteride, Uygurlara uyguladığı baskılardan dolayı Çin hükümetini protesto etti.

Kopenhag polisinin yoğun güvenlik önlemleri aldığı ve yağmurlu bir havada yapılan gösteri yaklaşık 1 saat sürdü.

Hollanda'da polis geniş güvenlik önlemi aldı

Hollanda'nın Den Haag kentindeki Çin Büyükelçiliği önünde yapılan gösteriye aralarında Uygurların da bulunduğu yaklaşık 250 kişi katıldı.

Kuranı Kerim tilavetiyle başlayan gösteride "Doğu Türkistan" ve Türk bayrakları dalgalandı.

Yağmur altında yapılan gösteride, Çin'in kınandığı bildiri Türkçe ve Hollandaca okundu.

Gösteride polis geniş güvenlik önlemi aldı.

İngiltere'deki gösteriden AB'ye Uygur çağrısı

İslam Toplumu Milli Görüş İngiltere, Çin’in Londra Büyükelçiliği önününde bu ülkenin Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını protesto etti.

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı gösteride, eylemciler, “Doğu Türkistan’a özgürlük,” “Uygurları öldürmeye son ver” yazılı dövizler taşındı.

Çin’deki toplama kamplarına karşı pankart açılan gösteride, Avrupa Birliği’ne de bu konuda sesini yükseltmesi için çağrıda bulunuldu.

Avusturya’da Çin karşıtı gösteri

Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Çin Büyükelçiliği önünde toplanan çok sayıda gösterici, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlalleri protesto etti.

Avusturya İslam Federasyonu tarafından düzenlenen gösteride, “Uygur için özgürlük”, “Uygur’da zulme hayır”, Uygur’da katliamlara son verilsin” yazılı pankartlar açıldı.

Okunan basın açıklamasının ardından gösteri sona erdi.

Protestoların yapıldığı yerler

Protesto gösterileri 2 5 Şubat'ta Avustralya'nın Melbourne, ABD'nin New York, Almanya'nın Berlin, Düsseldorf, Hamburg, Frankfurt, Münih, Belçika'nın Brüksel, BosnaHersek'in Saraybosna, Danimarka'nın Kopenhag, Hollanda'nın Den Haag, Norveç'in Oslo, Avusturya'nın Viyana, İngiltere'nin Londra, Fransa'nın Paris, Lyon, Marsilya, Strazburg, İsviçre'nin Zürih ve İsveç'in Stokholm kentlerinde düzenleniyor.

Etkinliklerin yapıldığı gün ayrıca sosyal medyada "#UygurlaraÖzgürlük", "#DTurkistanaOzgurluk" gibi etiketlerin yanı sıra protestonun yapıldığı ülkenin yerel dilinde açılan etiketlerle çeşitli görseller ve izlenimler paylaşılıyor.

Çin'e uluslararası alandan tepkiler

Çinli insan hakları kuruluşları, Sincan'da "yeniden eğitim" gerekçesiyle milyonlarca Uygur'un toplama kamplarında tutulduğunu bir süredir uluslararası toplumun gündemine getirmeye çalışıyordu.

BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin Çin'de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla ilgili İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlediği toplantıya katılan insan hakları kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yerel yöneticilerin siyasi olarak sakıncalı tutumlar içinde olduğunu iddia ettiği bireyleri siyasi eğitim merkezlerinde alıkoyduğunu öne sürmüştü.

Örgüt temsilcileri, toplantıda yaptıkları sunumlarda, herhangi bir yargı kararına dayanmadan hürriyetinden alıkonulan kişi sayısının 3 milyonu bulduğunu iddia etmişti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bir süre önce yayımladığı raporda, son iki yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbiri" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi açıdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın "siyasi eğitim merkezleri" denilen gözaltı merkezlerine gönderildiği iddialarına yer vermişti.​

Avrupa Birliği (AB), Çin ile yapılan İnsan Hakları Diyaloğu toplantısında Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki "siyasi eğitim merkezleri"nin endişe kaynağı olduğunu vurgulamıştı.​

Eğitim kamplarının varlığı konusunda yurt dışından gelen sert eleştirilere yanıt veren Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüleri, farklı dönemlerde bu kampların varlığını kesin dille yalanlayan açıklamalarda bulunmuştu. Pekin yönetimi söz konusu kampların "mesleki eğitim" için kullanıldığını ileri sürüyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER