© Müzakerat 2017 - 2021

Buzul erimelerinin ülkemize de etkisi var

Zonguldak BEÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü araştırma ekibi, Avrupa Uzay Ajansının Sentinel uydu verilerini kullanarak Antarktikanın kuzey ucunda en az 20 santimetreden başlayıp yer yer 4 metreye varan incelmeler tespit etti BEÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu: Buzul erimelerinin ülkemize de etkisi var. Gelecek 3040 yıl içerisinde düşük yükseltili kıyı bölgelerimizde kıyı erozyonları yoğun şekilde görülebilir. O yüzden insanların buzulların erimesine, karbon salınımına ve sıcaklığın artışına bir çözüm üretmesi, bunun farkında olması gerekir

ZONGULDAK (AA) Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Geomatik Mühendisliği Bölümü'nden iki akademisyen, uydu bazlı radar tekniğiyle yaptıkları çalışmada, Antarktika'nın kuzey ucunda incelmeler olduğunu belirledi.

Doç. Dr. Saygın Abdikan ve Dr. Çağlar Bayık, 6 Mart 2018 ile 6 Mayıs 2019 yıllarında Avrupa Uzay Ajansının Sentinel uydu verilerini kullanarak Antarktika'daki kar kütlesi değişimini gözlemledi.

Antarktika'nın kuzey ucunda en az 20 santimetreden başlayıp yer yer 4 metreye varan incelmeler tespit eden bilim insanları, kutuplardaki buzul ve kar kütlelerindeki erimelerin, küresel iklim değişiminin boyutlarını ve etkilerini daha da şiddetlendirdiğine dikkati çekti.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, son 100 yılda atmosferde 2 dereceye yakın sıcaklık artışları yaşandığını, bunun neticesinde de özelikle güney ve kuzey kutbunda buzulların hızlı bir şekilde erimesinin söz konusu olduğunu söyledi.

Buzullardaki erimenin deniz seviyelerinin artmasına neden olduğunu vurgulayan Kutoğlu, "Deniz seviyelerinin artması demek, insanların yoğunluklu olarak yaşadığı kıyı bölgelerindeki yerleşimlerin tehdit altına girmesi demek. Uluslararası araştırmalara göre 2 bin 100 yılına kadar bir modele göre, okyanusların 2 metre seviyesinde yükselmesi bekleniyor. 2 metre yükselme demek 100 kat denizin içeri girmesi demek. Yani bazı eğimi düşük alanlarda denizin 12 kilometre içeriye girerek erozyona uğratması durumu söz konusu olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kutoğlu, bu durumun Türkiye için de çok önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Buzul erimelerinin ülkemize de etkisi var. Gelecek 3040 yıl içerisinde düşük yükseltili kıyı bölgelerimizde kıyı erozyonları yoğun şekilde görülebilir. O yüzden insanların buzulların erimesine, karbon salınımına ve sıcaklığın artışına bir çözüm üretmesi, bunun farkında olması gerekir. Neler yapabiliriz? Temiz enerji kaynaklarının kullanımı, karbon salınımının azaltılması, sıcaklık artışını durduramayabilir ama hiç değilse artış hızını düşürebilir. Bu şekilde hiç değilse bir miktar kutuplardaki buzulların erimesini sınırlandırabiliriz, deniz seviyesinin yükselmesini biraz azaltabiliriz."

Sıcaklık artışına ve küresel ısınmaya etki eden bir diğer faktörün de hızlı şehirleşme olduğunun altını çizen Kutoğlu, "Eskiden yağışlar toprakla birlikte yer altına karışırken şimdi kara yollarında, çatılardan, binalardan hızla buharlaşıp tekrar atmosfere salınıyor. Bu da kısır bir döngü oluşturup tekrar tekrar ısınmaya neden oluyor. Bunun etkilerini azaltabilmek içinde klasik çatı sistemlerinin yerine bahçe tarzı düzenlenen yeşillendirilmiş çatı sistemlerine geçebiliriz." dedi.

"Sadece bölgesel bir değişim yaşanmıyor"

Doç. Dr. Saygın Abdikan da çalışmalarında yaklaşık 20 santimetreden 4 metreye kadar değişimler gözlemlediklerini dile getirdi.

Hızlı bir şekilde uyduları kullanarak bir ön analiz yapabildiklerini anlatan Abdikan, "Bu uydular Avrupa Uzay Kurumu tarafından kullanıcılara ücretsiz sağlanıyor. Biz de bu sebepten bunu tercih ettik. Görüntü değişimini bulabilmek için iki görüntü kullanıyoruz. Aynı mekanı gösterebilmeleri için görüntülerden biri, diğerinin üzerine kaydedilmesi gerekiyor. Daha sonra tabii ki çeşitli görüntüleri irdeliyoruz, ondan sonra da değişimi gözlemleyebiliyoruz." diye konuştu.

Abdikan, sadece bölgesel bir değişimin yaşanmadığını, bunun her yere etkisinin olacağına işaret ederek, "Burada karın erimesi su seviyesinin artmasına sebep olacaktır. Bu da kıyı bölgelerinin risk altında olmasına neden olacak. Sadece insanlar için değil, su seviyesindeki değişim, su sıcaklığının değişmesine ve oradaki yaşam popülasyonun değişmesine sebep olacaktır. Bu nedenle bunun sürekli izlenmesi gerekmektedir." ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER