© Müzakerat 2017 - 2021

Amiraller darbe değil, çay içme mi teklif etti?

Darbeci yapıdan gelenler, “Düşünce özgürlüğü” diyorlar..

“Ne yani, emekli olduktan sonra da, görüşlerini açıklayamayacaklar mı?” diyorlar..

CHP’yi geçtik.. 

Sabahtan akşama kadar asker düşmanı söylem ile karşımıza çıkan HDP’liler bile, şimdi muhtırayı meşrulaştırmaya çalışıyorlar..

Askerin, darbeci olanını seviyorlar, demek ki..

Şaşırıyor muyuz? Hayır..

Bunların babaları, bu ülkede yapılan askeri darbeyi, yıllarca “devrim” olarak okul kitaplarında okuttular..

Şimdi, muhtırayı, “Düşünce açıklaması” olarak tanıtsalar ne olur ki?

27 Mayıs darbesi, daha üç yıl önce, Atatürkçü Düşünce Derneği başkanlarından Tansel Çölaşan tarafından, “Devrimdir” diye övülmedi mi?

Eeee? Şimdi emekli amirallerin muhtırasını, “fikir hürriyeti” olarak yutturmaya çalışmaları çok mu?

Mehmet Kutlular ağabey, (Allah’tan rahmet diliyorum, dün vefat etti) “Deprem ilahi ikazdır” dediği için hapse giriyor ama..

Hem de “Bu darbe veya muhtıra değil, düşünce açıklaması” diyen hoyrat yapının baskıları ile, cezaevine giriyor ama..

Mehmet Kutlular’ın cümlesi, düşünce açıklaması olmuyor.. 104 emekli amiral bir araya gelip, birazdan aktaracağım tehdit cümleleri ile dolu bildiriyi yayınladıklarında, “Düşünce açıklaması” oluyor!

Sevsinler, sizin düşünce özgürlüğünüzü..

CHP’liler.. İyi Partililer.. Hatta HDP’liler..

İstedikleri kadar meşrulaştırmaya çalışsınlar.. İstedikleri kadar, “Bu muhtıra değil.. Emekli askerin muhtıra verdiği nerede görülmüş” desinler..

Bildiri, bal gibi darbeye gidecek sürecin işaret fişeğidir..

Darbeyi dillendirme amaçlı bir tehdittir..

Bildiri, darbeyi normalleştirmeye çalışan, darbeye gidecek yolun taşlarının döşenmesidir..

Biliyorum, bunlar soyut değerlendirmeler..

Somut olarak, bildirinin neresinde, muhtıra tanımı yapmamıza imkan verecek tehdit var, onu merak ediyorsunuz..

Savcılığın da şüphelilere yönelteceği sorularda, bildirinin hangi bölümünün ön plana çıkacağını merak ediyorsunuz..

Vereyim o zaman:

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.”

Dikkat buyrun. 

Emekli amirallerimiz, “Kanal İstanbul, bizim kanaatimize göre yanlıştır” demiyorlar.. 

“Montrö sözleşmesinin tartışmaya açılması yanlıştır” demiyorlar..

 Ya ne diyorlar?

“Endişe ile karşılanmaktadır..”

Endişe ile karşıladıklarına göre, bunun sonrasında bazı yaptırımlar için harekete de geçecekleri mesajını veriyorlar..

“Ben bu cümleden, muhtıra sonucu çıkartamadım” diyenler için, devam edelim:

“Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”

Ne diyor, emekli amirallerimiz? “Tartışma konusu yapmaktan bile kaçının” diyor..

Hem de.. Sadece tartışma konusu değil, ona götüren “her türlü söylem ve eylem”den de kaçınılmasını istiyorlar..

Haydi bunu da, muhtıra tanımı yapmak için yeterli bir delil olarak görmeyelim..

Bu ifadeye ne diyeceksiniz, peki:

“TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.”

Affedersiniz beyler, Anayasa’nın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri, ne zaman geldi?

27 Mayıs darbesi ile değil mi?

Darbeye atıf yapıp, “Darbe ile anayasaya koydurduğumuz maddelere dokundurmayız” demenin, manası nedir?

Daha önemlisi.. Anayasa’daki değiştirilemez maddelerle, bugün için TSK’nın ne ilgisi  var?

Tamam, eski dönemde darbeci generaller anayasaya koydurdu.

Ama bugün, asli görevine dönen TSK’nın, Anayasa’daki değiştirilmesi teklif edilemez maddeler açısından ne görevi var, ne yetkisi var ki, bu cümle kuruluyor?

Biliyorum.. Bu delili de yeterli bulmayacaklar çıkacaktır..

İşte ta o aşamada.. 104 emeklinin imzaladığı bildirideki, muhtırayı dört dörtlük ispatlayan cümleye geliyoruz:

“Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.”

“Aksi halde” diye başlayan bir cümleden, tehdit değil de, ne çıkarımı yaparsınız, siz?

“Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan” şeklindeki atıftan, neyin kastedildiğini söylersiniz, siz?

Buyursunlar söylesinler, “tarihteki örnekler”den kasıt nedir?

27 Mayıs darbesi değildir de, nedir?

12 Eylül darbesi değil de nedir?

28 Şubat postmodern darbesi değil de nedir? 

Cümle bitmiyor, şu ifade de, muhtıra amacını perçinliyor: “bunalımlı..”

İmzacılar emekli amiral..

Bunların “bunalımlı” dedikleri ifadeden, biz darbe çıkartmayalım da, “ekonomik bunalım” anlamı mı çıkaralım?

Hepsine eyvallah..

“Tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi” de nedir, komutanlar?

Açık söyleyin.. Açık konuşun..

Montrö ile ilgili görüşünüzü açıklarsınız, “Bizim görüşümüz böyledir” dersiniz, “Bizim görüşümüz de farklı” der, geçeriz..

“Sosyal medyaya intikal eden görüntülerden üzüldük” dersiniz..

“İlker Başbuğ’un ağlama duvarındaki görüntüsüne niye üzülmediniz, Güven Erkaya’nın, Erbakan’ın YAŞ toplantısı sebebi ile verdiği yemekte rakı istemesine niye üzülmediniz?” der, geçeriz..

 

yazının devamı için tıklayın

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER